"Güngör Yalçın Röportajı" sayfasının sürümleri arasındaki fark

Güven Tarihçe sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
 
1. satır: 1. satır:
 +
 +
[[Dosya:GÜNGÖR YALÇIN.jpg|200px|küçükresim|sol|Güngör Yalçın]]
 
"Güngör Yalçın - Ameliyathane Teknisyeni"
 
"Güngör Yalçın - Ameliyathane Teknisyeni"
[[Dosya:GÜNGÖR YALÇIN.jpg|200px|küçükresim|sol|Güngör Yalçın]]
 
1982 yılının Kasım Ayı’nda Güven Hastanesi’nde ameliyathane teknisyeni olarak işe başladım. O zamandan beri çalışmaktayım.
 
  
Flaster kesmeyi ben Aysun Hocam’dan öğrendim. Sağlıkta tasarruf etmeyi, pansuman yapmayı hep ondan öğrendim. Bir anne gibi şefkati ile bize yaklaşırdı. Sağlık konusunda ailemizden biri ameliyat olacağı zaman elinden gelen tüm yardımı yapardı. Başka hastanede ameliyat olduğumu duyduğu zaman kızmıştı burası bizim hastanemi neden başka yere gittin diye.  
+
'''“Böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız”'''
 +
 
 +
Güven Hastanesinin 37 yıllık emektarı Güngör Yalçın. Yıllar boyunca çok anılar biriktirmiş, Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel’in desteğini, Güven’de olmanın yaşattığı huzuru her zaman hissetmiş. Çalışanını daima koruyup kollayan Dr. Aysun Küçükel’i ve Dr. Ahmet Küçükel’i, Güngör Yalçın’ın anılarıyla yad ettik.  
  
Bir alet kırıldığı zaman yabancı bir doktora ben onlara servetimi emanet ediyorum der, bizi onure ederdi. Bizi kimseye karşı ezdirmezdi. Onu bir anne gibi görürdük.
+
'''1-Kendinizi tanıtabilir misiniz? Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?'''
  
Gelirdi bizimle beraber perde takardı, ameliyathanede temizlik yapardı.  
+
Ben Güngör Yalçın. Güven Hastanesinde; 1982 yılının Kasım ayında, ameliyathane teknisyeni olarak işe başladım. O zamandan beri burada çalışmaktayım.
  
Aysun Hocam bana hiç kızmadı,  19912 senesinde yeni bir alet gelmişti, cihazı benim üzerime zimmetledi. Bir şey de diyemedim tabi. Sonradan konuşurken cihazı öyle birine zimmetledim ki kendi malından daha iyi bakar demiş. Bize güveniyormuş.
+
'''2-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?'''
  
Ahmet Hocam sert mizaçlı görünmesine rağmen altın gibi bir kalbi vardı. Bir gün hamama gitmiştim, içeri bir girdim Ahmet Hocam karşımda tam çıkacaktım işaret etti gitme diye çıkarken benim ücretimi de ödemiş.  
+
Flaster kesmeyi, pansuman yapmayı, sağlıkta tasarruf etmeyi hep Aysun Hoca’mdan öğrendim. Bir anne gibi şefkatle yaklaşırdı bize. Ailemizden biri ameliyat olacağı zaman elinden gelen tüm yardımı yapardı. Başka hastanede ameliyat olduğumu duyduğunda, “Burası bizim hastanemiz, neden başka yere gittin.” diye kızmıştı.  Bir cihaz kırıldığı zaman, yabancı bir doktora, “Ben onlara servetimi emanet ediyorum.” der, bizi onurlandırırdı. Bizi kimseye karşı mahcup ezdirmezdi. Aysun Hoca’yı, anne gibi görürdük. Ameliyathaneye gelir, bizimle birlikte perde takardı, temizlik yapardı. Köyündeki hayvanını satıp muayene olmak için buraya gelen hastaların yemek ve yol parasını verir, öyle gönderirdi. O kadar iyi niyetli ve paylaşımcı bir kadındı.
  
Personelin dinlenme saatinde kafeterya da sırtını döner gazetesini okurdu insanlar rahat etsin diye.  
+
Aysun Hoca’m bana hiç kızmadı. 1991 senesinde ameliyathaneye yeni bir cihaz gelmişti. Aysun Hoca, cihazı benim üzerime zimmetledi. Bir şey de diyemedim tabii. Sonradan konuşurken, “Cihazı öyle birine zimmetledim ki kendi malından daha iyi bakar.” dediğini öğrendim.  Bize güveniyormuş.
  
Gene bir gün işe geliyorum sabah saatinde gazetesi henüz gelmemiş benim elindeki gazeteyi sordu, bende verdim bunu mu okuyorsun diye sordu. Sonra bana bir çift ayakkabı verdi fakat numarası büyük geldi o zamanın parası ile epey yüklü bir miktar verdi bana ayakkabı almam için.  
+
Ahmet Hoca’m sert mizaçlı görünmesine rağmen altın gibi bir kalbe sahipti.  Bir gün hamama gitmiştim. İçeri girdiğimde bir baktım ki Ahmet Hoca’m karşımda. Tam çıkacaktım, “Gitme” diye işaret etti. Çıkarken benim ücretimi de ödemiş.  
  
Bir gün personeli sakallı gördü, herhalde tıraş paranız yok dedi bize kendi makinesini verdi.
+
Ahmet Hoca, personelin dinlenme saatinde, insanlar rahat etsin, diye kafeteryada sırtını döner, gazetesini öyle okurdu.  Sabah saatinde işe geldiğim bir gün, Ahmet Hoca’nın gazetesi henüz gelmemişti. Benim elimdeki gazeteyi istedi, ben de verdim. “Bunu mu okuyorsun?” diye sordu. Sonra bana bir çift ayakkabı verdi fakat ayakkabının büyük gelmesi üzerine ayakkabı almam için o zamanın parasıyla epey yüklü bir miktar para verdi.  
  
Senede bir iki kez bizi bizi yanına çağırır, kıyafetlerini verirdi. Beni de çağırdı ayak numaramın küçük olduğunu da biliyor ama çok güzel bir ayakkabısı vardı. Yukarı çıkıp 3 tane alçı çorabı giydim ayağıma geri indim, ayakkabıyı denedim. Çok güzel oldu tamam dedi, ayakkabıyı babama götüreceğim çünkü. Ayakkabıyı aldım babama verdim rahmetli olana kadar 4 yıl giydi. Sonra anlattım, Doktor Hanım o ayakkabı senin ayağına nasıl oldu yavrum, diye sordu. Hocam her giyen hava atıyor Ahmet Hoca’nın ayakkabılarını ben de aldım, babama verdim diye söyledim. Ne uyanıksın demişti, gülmüştük.  
+
Bir gün bir personeli sakallı gördü ve “Herhalde tıraş paranız yok.” dedi ve bize kendi tıraş makinesini verdi. Senede bir iki kez bizi yanına çağırır, kıyafetlerini verirdi. Bir gün, beni de çağırdı. Ayak numaramın küçük olduğunu da biliyor ama çok güzel bir ayakkabısı vardı. Yukarı çıkıp, ayağıma 3 tane alçı çorabı giyip geri indim ve ayakkabıyı öyle denedim. Ayakkabıyı babama götürecektim. Çok güzel oldu. “Tamam” dedi. Ayakkabıyı babama verdim, rahmetli olana kadar 4 yıl giydi. Sonra anlattım, Doktor Hanım “O ayakkabı senin ayağına nasıl oldu yavrum?” diye sordu. “Hocam her giyen hava atıyor. Ahmet Hoca’nın ayakkabılarını ben de aldım, babama verdim.” dedim. “Ne uyanıksın.” demişti, gülmüştük.
 +
Bir gün Ahmet Hoca personeli topladı ve “Benim bazen kızdığımı, tepki gösterdiğimi söyleyenler varmış. Benim üç çocuğum var; biri Nüket, biri Banu biri de bu gördüğünüz hastane ve sizlersiniz. Girmek sizden, çıkmak sizden değil.” dedi.  
  
Bir gün Ahmet Hoca personeli topladı ve benim bazen kızdığımı, tepki gösterdiğimi söyleyenler varmış dedi. Benim üç çocuğum var biri Nüket, biri Banu biri de bu gördüğünüz hastane ve sizlersiniz dedi. Girmek sizden, çıkmak sizden değil dedi.  
+
'''3-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?'''
  
37 senem doldu bu hastanede hiçbir kötülüklerini görmedim. Annemden babamdan görmediğim iyilikleri onlardan gördüm. Onların sayesinde ev sahibi oldum, evlendim.  
+
Bu hastanede 37’nci senem doldu. Bunca yıl, hiçbir kötülüklerini görmedim. Annemden babamdan görmediğim iyilikleri, onlardan gördüm. Onların sayesinde ev sahibi oldum, evlendim. Her şey para değil. Manevi olarak da çok desteklerini gördüm.
  
Herşey para değil, böyle bir iş yeri zannederim başka yerde de bulamayız. Türkiye’nin en özel, çalışıyorsan en iyi yerlerinden birisi.
+
'''4-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?'''
  
Köyden gelip hayvanını satıp burada muayene olan hastaların yemek parasını, yol parasını verip gönderirdi. Öyle iyi niyetli, paylaşımcı bir kadındı.
+
Zannediyorum ki böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız. Türkiye’nin en özel, en iyi yerlerinden biri.

10.30, 5 Mayıs 2021 itibarı ile sayfanın şu anki hâli

Güngör Yalçın

"Güngör Yalçın - Ameliyathane Teknisyeni"

“Böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız”

Güven Hastanesinin 37 yıllık emektarı Güngör Yalçın. Yıllar boyunca çok anılar biriktirmiş, Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel’in desteğini, Güven’de olmanın yaşattığı huzuru her zaman hissetmiş. Çalışanını daima koruyup kollayan Dr. Aysun Küçükel’i ve Dr. Ahmet Küçükel’i, Güngör Yalçın’ın anılarıyla yad ettik.

1-Kendinizi tanıtabilir misiniz? Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Ben Güngör Yalçın. Güven Hastanesinde; 1982 yılının Kasım ayında, ameliyathane teknisyeni olarak işe başladım. O zamandan beri burada çalışmaktayım.

2-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?

Flaster kesmeyi, pansuman yapmayı, sağlıkta tasarruf etmeyi hep Aysun Hoca’mdan öğrendim. Bir anne gibi şefkatle yaklaşırdı bize. Ailemizden biri ameliyat olacağı zaman elinden gelen tüm yardımı yapardı. Başka hastanede ameliyat olduğumu duyduğunda, “Burası bizim hastanemiz, neden başka yere gittin.” diye kızmıştı. Bir cihaz kırıldığı zaman, yabancı bir doktora, “Ben onlara servetimi emanet ediyorum.” der, bizi onurlandırırdı. Bizi kimseye karşı mahcup ezdirmezdi. Aysun Hoca’yı, anne gibi görürdük. Ameliyathaneye gelir, bizimle birlikte perde takardı, temizlik yapardı. Köyündeki hayvanını satıp muayene olmak için buraya gelen hastaların yemek ve yol parasını verir, öyle gönderirdi. O kadar iyi niyetli ve paylaşımcı bir kadındı.

Aysun Hoca’m bana hiç kızmadı. 1991 senesinde ameliyathaneye yeni bir cihaz gelmişti. Aysun Hoca, cihazı benim üzerime zimmetledi. Bir şey de diyemedim tabii. Sonradan konuşurken, “Cihazı öyle birine zimmetledim ki kendi malından daha iyi bakar.” dediğini öğrendim. Bize güveniyormuş.

Ahmet Hoca’m sert mizaçlı görünmesine rağmen altın gibi bir kalbe sahipti. Bir gün hamama gitmiştim. İçeri girdiğimde bir baktım ki Ahmet Hoca’m karşımda. Tam çıkacaktım, “Gitme” diye işaret etti. Çıkarken benim ücretimi de ödemiş.

Ahmet Hoca, personelin dinlenme saatinde, insanlar rahat etsin, diye kafeteryada sırtını döner, gazetesini öyle okurdu. Sabah saatinde işe geldiğim bir gün, Ahmet Hoca’nın gazetesi henüz gelmemişti. Benim elimdeki gazeteyi istedi, ben de verdim. “Bunu mu okuyorsun?” diye sordu. Sonra bana bir çift ayakkabı verdi fakat ayakkabının büyük gelmesi üzerine ayakkabı almam için o zamanın parasıyla epey yüklü bir miktar para verdi.

Bir gün bir personeli sakallı gördü ve “Herhalde tıraş paranız yok.” dedi ve bize kendi tıraş makinesini verdi. Senede bir iki kez bizi yanına çağırır, kıyafetlerini verirdi. Bir gün, beni de çağırdı. Ayak numaramın küçük olduğunu da biliyor ama çok güzel bir ayakkabısı vardı. Yukarı çıkıp, ayağıma 3 tane alçı çorabı giyip geri indim ve ayakkabıyı öyle denedim. Ayakkabıyı babama götürecektim. Çok güzel oldu. “Tamam” dedi. Ayakkabıyı babama verdim, rahmetli olana kadar 4 yıl giydi. Sonra anlattım, Doktor Hanım “O ayakkabı senin ayağına nasıl oldu yavrum?” diye sordu. “Hocam her giyen hava atıyor. Ahmet Hoca’nın ayakkabılarını ben de aldım, babama verdim.” dedim. “Ne uyanıksın.” demişti, gülmüştük. Bir gün Ahmet Hoca personeli topladı ve “Benim bazen kızdığımı, tepki gösterdiğimi söyleyenler varmış. Benim üç çocuğum var; biri Nüket, biri Banu biri de bu gördüğünüz hastane ve sizlersiniz. Girmek sizden, çıkmak sizden değil.” dedi.

3-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?

Bu hastanede 37’nci senem doldu. Bunca yıl, hiçbir kötülüklerini görmedim. Annemden babamdan görmediğim iyilikleri, onlardan gördüm. Onların sayesinde ev sahibi oldum, evlendim. Her şey para değil. Manevi olarak da çok desteklerini gördüm.

4-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?

Zannediyorum ki böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız. Türkiye’nin en özel, en iyi yerlerinden biri.