"Yıldız Türkoğlu Röportajı" sayfasının sürümleri arasındaki fark
1. satır: | 1. satır: | ||
− | [[Dosya:Personel yildiz turkoglu.jpg| | + | [[Dosya:Personel yildiz turkoglu.jpg|200px|küçükresim|sol|Yıldız Türkoğlu]] |
''Yıldız Yıldız Türkoğlu – Hasta Bakıcı – 04.03.2020'' | ''Yıldız Yıldız Türkoğlu – Hasta Bakıcı – 04.03.2020'' |
05.52, 16 Aralık 2020 tarihindeki hâli
Yıldız Yıldız Türkoğlu – Hasta Bakıcı – 04.03.2020
Aysun Hanım’ı ilk önce tanımadım. Burada Deniz Başhemşire vardı. Beni işe alır mısınız dedim. İhtiyaç olursa alırız, sen git, telefon numaranı bırak dedi. Bir hafta sonra beni aradılar ve işe başladım. 20 yıl burada çalıştım. 2004 yılında emekli oldum.
Doktor Hanım çok temiz ve titiz biriydi. Hiç pisliğe düzensizliğe tahammülü yoktu. Hep peşimizdeydi, beraber bizimle iş yapardı. Temizlik bile yaptığını biliyorum. Birlikte yatak yaptık, temizlik yaptık. Şöyle, parayı atınca dümdüz olacak derdi. Hemşirelere de çok titiz davranırdı. Her şey ile ilgilenen bir insandı. Hem ameliyathanede çalışırdı. Hiç boş geçmezdi. Çok titizdi ama çok çabuk sinirlenirdi. Çok iyi biriydi yardımseverdi. Dışarıda bizim bir simitçimiz vardı. Onu içeriye aldı, simidi bırak gel burada çalış dedi. Burada yetiştirdiği, baktığı insanlar oldu. Çok da değer verirdi. Ayağı olmayan biri vardı. O’na Avrupa’dan ayak getirtip taktırmıştı.
Ben doğumhanede çalışırdım. Hep Avrupa’ya gider oradan yatak, beşik getirirdi. Hep Avrupa ile kıyas ederdi orada ne yapılırsa burada da o yapılırdı. Bizlere çok değer verdi son birkaç yılımızda sigorta primimizi yüksek yatırdı ki emekli maaşımız yüksek olsun.
Ahmet Bey benim ismimi bilmezdi, bazen resepsiyonda otururken bende çiçekleri sulamamı istedi. Benim küpelerim vardı, Küpeli Kadın derdi. Emekli olunca da geldi boynuma sarıldı, ne olur kusura bakma ben ismini bilmiyordum sana hep Küpeli Kadın dedim. İstersen emekli olduktan sonrada çalış burada maaşını ben sana kendim öderim demişti. Doktor Hanım geldi dedi ki yerine birini bulana kadar iki ay fazla çalışır mısın dedi tabii ki dedim. Her şeyimiz fazla fazlaydı. Hiç hakkımız kalmadı, çok da iyi insanlardı.
Ahmet Bey’in annesi benim olduğum katta yatıyordu. Doktorlar katı gezerken yanına geldiler. Geçmiş olsun maşallah iyisiniz dediler. Tabi siz doktorlar iyilik dağıtıyorsunuz ya iyisiniz deyip geçiştirin, dedi.
Doktor Hanım bizimle çok samimiydi. Hiç patron gibi değildi. Hiç çekinmeyin direkt bize gelin derdi. Hep iyiliklerini gördük. Mükemmel bir insandı onun sayesinde mal, mülk sahibi oldum. Hep anılacak bir insan, her zaman anıyoruz. Çok misafirperverlerdi. Her sene yılbaşını kutlardık. Ben de sizin sayenizde ekmek kazanıyorum, birbirimize yardımcı olalım derdi. Burada kendi eviniz, kendi iş yeriniz gibi davranın, ben de size yavrularım gibi davranayım derdi. Gelir boynumuza sarılırdı. Bayramlarda tüm özel günlerde hep bize hediye alırdı.
Yalan söyleyen yanlış yapanı sevmezdi. Kötülük gördüğü zaman uyarırdı, düzelmezse de işine son verirdi. Hep toplantı yapar, neyiniz eksik diye sorardı. Benim evimin hiçbir şeyi yoktu. Buradan götürdüm eski kapı ve pencereleri.
İkisi de nur içinde yatsın. Yattıkları yer nur olsun, cennet olsun.