Uzm. Hem. Emel Gürçay Röportajı
Uzm.Hem.Emel Gürçay
1998 Yılı Mayıs ayında Ankara Güven Hastanesi’nde göreve başladığımda şu anda A Blk olarak tanımladığımız binamız yapım aşamasında idi. Şimdi B blok olarak adlandırdığımız binamızda hem serviste yatan hastaların hem de kalp damar cerrahisi yoğun bakımda izlenen hastaların bakım ve tedavilerini sürdürüyorduk. Bir yandan hizmetin sürekliliğini sağlamaya çalışırken diğer yandan da yeni yapılmakta olan hastanemizle birlikte gerçekleşecek olan büyük değişimin ve gelişmenin gerektirdiği yeni yapılanmayı çalışıyorduk. Hem Ankara sağlık mensupları camiasından ve hem de mevcut hastalarımızın oluşturduğu toplumsal camiadan yeni hastanenin vereceği hizmetler ile ilgili inanılmaz beklentilerin olduğunun farkındaydık.
Öyle ki, henüz yapım aşamasında olan inşaata gezdirmek üzere bir grup misafirle girmediğimiz bir tek günümüz bile yoktu, en sonunda yönetim kurulu başkanımız olan rahmetli Doç. Dr. Ahmet Küçükel tarafından güvenlik nedeniyle inşaata girmemiz yasaklanıncaya kadar. Mevcut Hastanemizin Başhemşiresi, Eczane yöneticisi, İnsan Kaynakları Uzmanı ve daha birçok görevi yürüten meslektaşım ve büyüğüm Deniz Zorlutuna ile birlikte karşı karşıya olduğumuz sorumluluğun bilincinde idik, zira sadece hemşirelik hizmetlerinin değil yeni hastanenin, tüm departmanlarının insan kaynağını, sarf malzemelerini, cihaz ve ekipmanlarını, işleyiş modelini düşünmek ve hazırlamak gerektiğini biliyorduk. Uzun, yorucu ancak bir o kadar da keyifli günler ve aylar boyunca, gerek bakış açısı ve gerekse olaylara ve durumlara olan yaklaşımı ile bende her gün farklı bir konuda büyük hayranlık uyandıran ve tam bir öğretici olan Başhekimimiz ve aslında hastane deki her kesin annesi olan rahmetli Dr. Aysun Küçükel ile olan çalışmalarımız çok özel bir değere sahiptir.
Hemşirelik Hizmetlerini kurgularken; yüksek lisans ve doktora eğitimleri ile Üniversitede Öğretim görevlisi olarak çalıştığım yıllarda ve öncesinde sahada çalışırken edindiğim bilgi ve deneyimler ile uluslararası sağlık hizmeti veren ve başarılı olan kurum ve kuruluşlarla ilgili yapmış olduğumuz çalışmaların yol gösterici olacağını biliyordum.
Biz Güven Hastanesi Hemşirelik Hizmetleri olarak; her bir hastamıza fiziksel, biyolojik ve psikososyal açıdan ve bireyin kültürel özelliklerini de dikkate alarak eşit mesafede ancak her bireyin biricik olduğunu ve gereksinimlerin kişiye özgü değişebildiğinin farkında olarak hemşirelik hizmeti vermeyi, sağlık ekibinin değerli bir üyesi olmayı, kendimizi hem mesleki hem de kişisel olarak sürekli geliştirerek, aynı zamanda çevremizi de geliştirmeyi, kurumdaki gelişim ve yeniliklerde öncü olmayı hedefledik.
Bu hedefe ulaşmak için de; Yeni Hastanemizde Hemşirelik Hizmetleri ile ilgili olarak; Uluslararası bilinen ve tanınan bir hemşirelik kuramına dayanan bir model seçtik, hemşirelik sürecinin aktif olarak kullanıldığı, seçilen modele göre bakım planlarının yapıldığı ve hemşirelik uygulamalarının standartlara göre verildiği bir yapı oluşturduk.
Çünkü mesleki başarının kurumsal başarıyı da getireceğine ve başarıyı artırmanın yolunun da mesleki bilginin kullanılması ile mümkün olacağını biliyorduk.
Ankara’da, Uluslararası JCI Akreditasyonunu alan ilk özel sağlık kuruluşlarından biri olmanın haklı gurunu, Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen bazı çalışmalarda öncü olmanın onurunu yaşadık.
En çok da; tedavi ve bakımında, iyileşmesinde, doğumunda ve hatta hayata gözlerini yumduğunda yanında olduğumuz hastalarımız ve yakınlarının bir bakışı ya da bir cümlesi bizi yüreklendirdi ve güçlendirdi.
Geldiğimiz nokta’da Güven Hastanesi’nde hemşire olarak çalışmış olmanın işe alım için yeterli ve geçerli bir referans olarak kabul edildiğini görmek, Özel Sağlık Sektörü’ nde büyük bir başarı hikayesinin yaratıcısı olan Ankara Güven Hastanesi’nin bu yolculuğunda hemşirelik hizmetlerinin yapılanmasında görev almak benim için mesleki bir onur ve gururdur.