Zuhal Tez Röportajı
Zuhal Tez - Hemşire - 14 Mart 2020
“İyi ki yolum Güven Hastanesinden geçmiş”
Zuhal Tez, yıllarca Aysun Hoca’nın gölgesinde “Hemşireler hastanenin ev sahibidir” sözünün öğreticiliği ile hemşirelik hizmeti verdi. Dr. Aysun Küçükel’den ve Dr. Ahmet Küçükel’den sevgi ve özlemle bahseden Hemşire Zuhal Tez’den, Güven’i dinledik.
1-İşe giriş hikayenizi kısaca anlatabilir misiniz?
İşe ilk başladığınızda yöneticilerle tanıştırılıyordunuz. Seni, Aysun Hoca ile tanıştıracağız dediler. Nasıl ürktüm, karşıma nasıl biri çıkacak bilemiyorum. Nasıl davranmam gerekiyor bilemiyordum. Hemşirelik Hizmetleri Sorumlusu Emel Hanım ile kapısını çaldık, yanına gittik. Beni bir süzdü. “Emin misin yavrum?” diye sordu. Ne cevap vermem gerekir diye bir süre düşündüm. “Evet Hocam, eminim.” dedim. “Çok da naifsin, çok narin duruyorsun ama burası ateşten bir gömlektir. Onun için böyle söyledim ama senin gözlerinin içindeki gülümsemeyi çok sevdim. Seninle çok güzel çalışacağız.” dedi. Üzerimden büyük bir yük kalktı ve öyle başladık.
2-Mesleğiniz ile ilgili bilgi verip, GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz?
Çok yoğun çalışırdık. Aysun Hoca çok yardımsever biriydi. Günlük 40-45 vaka olurdu. Yaptığımız yatağın yetmediği, normal hastalarımızı yatıracağımız yatağımızın olmadığı zamanlar olurdu ve biz hep birlikte yatak hazırlamaya girerdik. Hasta hizmetlerinin elinde bir bez olurdu. Birimiz temizler, birimiz yatak hazırlardık. Aysun Hoca, “Hemşireler hastanenin ev sahibidir. Burası sizin eviniz, anahtarı da cebinizdedir.” derdi. Bu sözünden düşünün ne kadar çok mesleğe önem verdiğini. Hiçbir zaman iş yerine geliyoruz diye düşünmezdik. Daha küçük bir gruptuk. Tabii şimdi sayı çok arttı. Burası bizim evimiz, biz ev sahibiyiz. Misafirlerimiz ile birlikteyiz. Öyle bir kültür aşıladı ki bize ben hemşireyim, bu benim işim değil düşüncesinde olmazdık. Bir sıkıntı olduysa, hasta hizmetlerinin sorunu olabilir ama birlikte çözüm bulurduk.
3-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?
Aysun Hoca o kadar hoş, o kadar zarif biriydi ki; yürüyüşüyle, duruşuyla konuşma şekliyle sizi sarıp sarmalayan biriydi. Yüzüne baktığınızda huzur bulabileceğiniz bir insandı. İsraf etmemeye çok özen gösterirdi. Yırtılmış çorabını bile dikip giymişliği vardır. Ben onun yüzüne baktığım zaman annemi görmüş gibi olurdum. O huzuru veriyordu bize ama iş konusunda disiplini ayrıydı, yönlendirmesi ayrıydı. Aysun Hanım bir anne gerçekten. Ne mutlu Nüket Hanım ve Banu Hanım’a ki böyle güzel anne ve babaya sahip olmuşlar. Bencil olmamayı Aysun Hoca’dan öğrendim. Bir aile olmayı; ben değil, biz olmayı ondan öğrendim. Emeğin kıymetini öğrendim. Belki de insan olabilmenin en önemli ögesi olan iç dünyanın güzelliğini bizlere öğretti. Burası zorluklarla bu hale gelmiş. Aysun Hoca, Güven Hastanesi için, hatta insanlık için çok erken bir kayıp.
İyi ki hem anne, hem yönetici olan Aysun Hoca ile yolum kesişmiş. Keşke onun sahip olduğu özelliklerin yarısına sahip olsak. Boşluğu çok fark edildi. Özleniyor. Evet, bu dünyadan bir Aysun Hoca geçti ve ne mutlu bize iyi ki onu tanımışız.
4-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?
Bir gün mesai bitiminde lobide hasta hizmetleri birimi ile konuşuyorduk. “Anjiyo sayılarımız çok fazla, yarınki vaka sayısı çok fazla, hastayı nasıl yatıracağız? Acilden çok yatış olursa ona da hayır diyemeyeceğiz.” diye konuşurken Aysun Hoca bizi gördü. Çok hafif topuklu ayakkabı giyer, mutlaka üzerinde bir ceketi olurdu. Saçları kısa ve bakımlı olurdu. Çantası ile yürüyüşü bile size huzur verirdi. Biz konuşurken, “Hayırdır evladım, niye böyle telaşlısınız?” dedi. Biz de bahsettik, “Hep öyle dersiniz evladım ama her seferinde yatıracak yer bulursunuz. Siz ev sahibi değil misiniz, insan misafirine yerim yok der mi? Bakın benim odam var yukarıda, orayı da kullanabilirsiniz. Neden bu kadar dert ediyorsunuz? Siz şimdi böyle diyorsunuz sonra halledersiniz.” dedi. Sakince ayak sesleriyle tık tık yürüdü ve gitti. İnsanın çok hoşuna gidiyor. Bizi hep desteklerdi ve bize enerji verirdi. Genelde odasından çıkardı. Her zamanki zarif yürüyüşü ve ayak sesleri ile anlardık ki Aysun Hoca geliyor ve onu görebileceğiz diye sevinirdik. Çıkış saatinde uygunsak ve bir yoğunluğumuz yoksa Aysun Hoca’nın gidişini görmek çok hoşumuza giderdi. Bir gün yine yer yok, koşturuyoruz. B Blok’ta yer vardı. Beni aradı ve yanına çağırdı. Yanına gittiğim zaman, odaya bir sedye çektirmiş yatağı hazırlamış, çarşafı, nevresimi sermiş, “Hadi bakalım getir bir hasta da buraya alalım ben odayı kullanmasam da olur.” dedi. Ben bir süre bakakaldım. O her şeyin farkındaydı ve her zaman bize destek olurdu. Ondan yöneticimiz diye korkmazdık. Bilirdik ki bir şekilde o bizim arkamızda ve bizi destekliyor. Bir gölge gibi eli hep üzerimizdeydi.
Aysun Hoca, malzeme konusunda ve iş disiplininde çok hassastı. Bizimle sohbetleri hep bize ev sahibi olduğumuzu hatırlatmak üzerineydi. Bizlere tasarrufu aşıladı. Kapıdan içeri girdiğimde, evime geldim, derdim. Güven Hastanesinin çok garip bir havası vardır. Herkes birbirini tanırdı. Yılbaşı etkinliklerimiz olurdu. Etkinlik esnasında Aysun Hoca’ya o yıl içerisinde evlenen, çocuk sahibi olan kim varsa önceden listelenip verilirdi. Kendisi de hediyeleri takdim ederdi. Bayramlarda küçük de olsa hediye verirdi. Kaç kişide vardır bilmiyorum ama bende Güven Hastanesi amblemli kolye var ve halen de saklarım. Çok ince düşünürdü. Size kendinizi özel hissettirirdi. Çok iyi bir yöneticiydi. Yıllar oldu ama beyaz bluzlu haliyle yürüyüşü hiç gözümün önünden gitmez. Gerçekten onunla ilgili söyleyebileceğim kötü bir şey yok. Bize güzelliği öğretmiş. Hastalık tanısı konduğu zaman yaşam ışığımız gitmiş gibi hissettik ve kimse bu şoku atlatamadı. Bir süre gidişini kabullenemedik. Aysun Hanım bir anne gerçekten.
Ahmet Hoca çok heybetli biriydi. Yönetici bazında onunla da çok bağlantımız vardı. Her akşam arardı. Acil servisi sorardı. Elini omzumuza atardı. Vizit yapardı. Ne zaman geleceği belli olmazdı.
5-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?
Buradan ayrılalı dört yıl oldu ama halen iyi ki burası diyorum. İyi ki yolum bir yerde Güven Hastanesinden geçmiş. Az da olsa Aysun ve Ahmet Hoca’yı tanımışım. Çok farklı insanlardı. Güven Hastanesi ilmek ilmek bugünlere gelmiş. Hiç kolay olmamış. Gerçekten büyük mücadelelerle kurulmuş bir yer Güven Hastanesi.