Kızlarının Kalbinden Özgeçmişleri
23 Nisan 1941 Malatya doğumlu; dördü kız, altı kardeşin en büyüğü. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde mal müdürlüğü yapmış; biri hekim, biri diş tabibi, ikisi mimar, biri de elektrik elektronik mezunu beş evladını üniversitede okutabilmek için İstanbul’a taşınmış, antika meraklısı aydın bir babanın kızı.
1964 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezuniyet, 1965 yılında deli aşkla sevdiği Dr. Ahmet Küçükel ile sadece hayat değil; kader, varlık, mücadele, yoktan var etme arkadaşlığı.
İmkansızlıklarla yola çıkılan Almanya; Bremen Şehir Hastanesi’nde Anestezi ve Reanimasyon ihtisası.
1972 heybesinde iki kız çocuğuyla yurda dönüş Bursa Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalında başladığı kariyerine; 1973 yılında satın alınan Tarhan Kliniği’nin yerine kurulacak olan Güven Hastanesi için son veriş Bilinmeyen Ankara, iki küçük kız çocuk, Bursa Tıp Fakültesinde kariyeri için kalan yakışıklı kocadan uzak bir yaşam, ilk kadın Başhekim, ilk özel hastane, yapılacak çok iş, verilecek büyük mücadele ve her adımında tek başına çok güzel bir kadın 11 Ağustos 2007 tarihinde ölümüne dek 36 yıl aralıksız fiili Başhekimliğiyle yıllar içinde önce 168 yatağa, 778 personele, 20 bin metrekareye büyüttüğü; vizyonu, öngörüsü ve vasiyetiyle ölümünden sonra 311 yatağa, 46 bin metrekareye, 1600 personele ulaştırdığı Hastanesi, gururu Her krizden güçlenerek çıkan, azimli, yeniden var edeceğini bildiğinden kaybetmekten korkmayan, cesur bir lider Bilgisinin gücü, vicdanının kılavuzluğu, koşulsuz inancı ve dürüstlük anlayışı ile sağlık hizmetinin olmazsa olmazlarını ortaya koyan bir ‘ombudsman’, Yüzlerce hekimin, hemşirenin, sağlık çalışanının iş sırasında Hocası, dışarıda ablası, sektör koridorlarında ise rehberi, Eşit hak, üstün hukuk, sosyal devlet yapılanmasında genç Cumhuriyet kurumlarının en yakın çözüm ortaklarından biri ; vasıfsız eleman kavramının transformatörü, sosyal güvenlik kurumu özel sektör işbirliğinin baş aktivisti, Dünyaya kızlarının penceresinden bakabilme başarısını gösteren, ‘Asla’ dediğini kızlarının hatırına bir defa değil birçok defa yutan Kaf Dağ’ının ardındaki masalsı bir anne. Anneler gibi hırslı, istediğini zorla da olsa yaptıran, sonucunun iyi olacağını bildiğinden tutturdu mu tutturan bir anne.
Şımşık kıyafetlerinden, havalı kürklerinden, antikalarla dolu evlerinden, değerli mücevherlerinden, dolaplar dolusu kolalı örtülerinden başka Ne mi bıraktı bize?
Güzel Allah’a olan gerçek inanç, sayesinde doğrudan kurmayı öğrendiğimiz bağ ile, Hz. Mevlana’nın 7 öğüdü ile, Goethe’nin “Gerçek başarının sahipleri küçük işleri titizlikle yapabilme başarısını gösterenlerdir” yazılı çerçeve ile, Hayatı beş duyuyla değil, 6. hisle yaşayıp; alemlerin içinde alemler olduğunun bilgisi ile, Her an iki şifanın mucizelerini yüreğimizle gördüğümüz; dört duvar olmaktan çok öte farklı anlamları olan gözbebeği Şifahanesini bıraktı bize...
İş’te tam da bu yüzden; Yapacak çok iş, söylenecek çok söz var.