Satı Yurtkulu Röportajı
Satı Yurtkulu – Hemşire-Ameliyathane Hizmetleri Müdürü
“Güven Sağlık Grubu olarak iyi işler yaptık ve iyi işler yapmaya devam ediyoruz”
Satı Yurtkulu; Dr. Aysun Küçükel’in ve Dr. Ahmet Küçükel’in çalışanını motive eden, güven veren, insan odaklı yöneticiler olduğundan bahsediyor. 2000 yılında Sterilizasyon Sorumlusu olarak başladığı kariyer yolculuğuna, Hasta Hizmetleri Müdürü olarak devam eden Satı Yurtkulu’dan Güven’i, Dr. Aysun Küçükel’i ve Dr. Ahmet Küçükel’i dinledik.
1-Kendinizi tanıtabilir misiniz? Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız? (İşe giriş hikayenizi kısaca anlatabilir misiniz?)
Ben Satı Yurtkulu. Ameliyat Hizmetleri Müdürü olarak görev yapıyorum. Güven Hastanesinde çalışmaya 2000 yılında başladım. Başladığım gün Hemşirelik Hizmetleri Müdürü, “Seni Ahmet Hoca ile tanıştırmak istiyorum,” dedi. Bu beni şaşırttı çünkü Ahmet Hoca’nın hastanenin sahibi ve çok önemli biri olduğunu biliyorum. Herhangi birisiyle tanışmak istemesi açıkçası bende şaşkınlık yarattı. Ahmet Hoca beni ayakta karşıladı ve benimle ilgili bilgiler aldı. Nereden geldiğimi, ne iş yaptığımı, burada nasıl işe başladığımı sordu. Fakat son derece sıcak ve samimiydi. Bu benim çok hoşuma gitti. Sterilizasyon sorumlusu olarak göreve başlamıştım. Sonraki dönemlerde mutlaka her gördüğünde selam verirdi ve aşağıda işlerin nasıl olduğunu sorardı. Eksi 3. Katta çalışanlar, insanlardan biraz daha izoledir. Çalışma alanları yönetim katından uzaktır. Ahmet Hoca’nın, yanımıza gelip konuşması bizim için inanılmaz bir motivasyon kaynağıydı.
2-Güven Sağlık Grubunda çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz?
Sterilizasyon Sorumlusu olarak başladım. Bir dönem Hasta Hizmetleri Müdürlüğü görevini üstlendim. Şu an, Ameliyathane Hizmetleri Müdürlüğü görevini yürütüyorum. Bunun içerisine sterilizasyon da dahil.
3-Mesleğiniz ile ilgili bilgi verip, GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz? (Ameliyathane teknisyeniyim, şöyle bir anım var gibi…)
19 Mayıs tarihinde sterilizasyon biriminde cihaza bir bakım yapılacaktı. Ahmet ve Aysun Hoca’yı cihazın, aksama kadar hazır olacağı konusunda bilgilendirdik. Özellikle Ahmet Hoca bununla çok ilgilendi. Aslında bu, onun ilgi alanının dışındadır. “Yedeklemeleri ne yapacağız, nereye götüreceğiz…” gibi sorularla durumu bizzat takip ettiler. Üç gün boyunca sterilizasyon buharda duracak bu yüzden başka bir hastaneye gidip, destek almak üzere planımızı yaptık. Ben kendilerini bilgilendirdim. İşi takip etmek amaçlı hastanedeydim. Akşam saat 21.00 civarıydı. Sterilizasyon Ünitesinin telefonu çaldı ve açtım. Aysun Hoca benim açmama çok şaşırarak, “Satı yavrucuğum sen hala orada mısın?” diye sordu. “Elbette hocam, burada olmam gerekiyor,” dedim. Aslında orada olmam beklenmiyor, programı yapmış olmak yeterli. Fakat birinci elden takip ediyorlar, zaten benim de bırakmam söz konusu değil. Her anlamda çok güven verici ve insan odaklılardı. İnsan odaklı bakım, çalışanı motive etmek ve güven vermek günümüzün yükselen değerleri arasındadır. Aysun Hoca ve Ahmet Hoca’da bu yaklaşım, yıllar öncesinden vardı. Çok otoriterdi ikisi de. Otoriteyi çok iyi kullanan, zamanlamasını çok iyi yapan ama bir o kadar da insan odaklılardı.
4-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz? Mekânları cennet olsun. Her ikisi ile de anılarım hep çok olumluydu. İşe ilk başladığım yıllarda insanlar, Ahmet Hoca’nın çok otoriter olduğunu söylüyorlardı. Fakat benim deneyimlerin hep olumlu, hep yapıcıydı. Ahmet Hoca ile aramızdaki olumlu iletişim o kadar güzel şeylere vesile oldu ki… Sterilizasyon ünitesinde birçok şeyin rahat yerleşmesine, ekibin eğitimine… Kısacası her anlamda olumlu gelişmeler yaşadık.
Kalp Damar Cerrahi Bölümüne, ameliyata göre set hazırlayıp veriyoruz. Bir gün, son seti hazırlayıp verdik. Acil bir vaka gelmiş, onu kullanmışlar fakat biz bilgilendirilmedik. Akşam saat 17.00 civarıydı. Sekreter, “Aysun Hoca seni arıyor,” dedi. Yukarıya çıktım, otoriter bir yüz ifadesiyle, “Gel bakalım, otur.” dedi. Belli ki bir sorun vardı. Yaşanılan önceki tecrübelerden dolayı, Aysun Hoca’nın beni dinleyeceğine o kadar emindim ki. Bu nedenle olay her ne ise açık ve olduğu gibi anlattım. “Bugün ne yaptınız, ameliyathane setlerini geciktirdiniz mi?” dedi. Uyguladığımız yöntemi anlattım. “Tüm ameliyat malzemelerini manuel, elde yıkayarak yetiştiriyoruz. Ameliyatın 45 dakika süresi var ama en son kullanılan malzeme bize iletilmemiş, o yüzden de bir gecikme söz konusu oldu.” dedim. Doktor Bey geldi, o da söylemek istediklerini söyledi. Bahsettiğimiz doktor dünyaca ünlü bir doktor. Şikâyet olarak durumu aktarmış fakat Aysun Hoca durumu benden de dinledi ve verdiği karar yine hakikaten çok objektif ve çok olumluydu.
İlk CSI Belgesini alacağımız zaman yetkililer sterilizasyon ünitesine geldi. Aldığımız eğitimler doğrultusunda çalışmalarımızı yaptık. Denetçilerden, “Yaptığınız iş ile misyonunuz uyuşuyor mu?” şeklinde bir soru geldi. Bir arkadaşımız gayet güzel cevap verdi. “Evet, misyonumuzda olduğu gibi konusunda deneyimli ve uzman kadroyla ileri teknolojiyi kullanarak işimizi yapıyoruz,” dedi. Bu konuda inanılmaz güzel geri dönüşler aldık. Ahmet Hoca, bizi tebrik etmek için bizzat aşağıya geldi. Bundan daha güzel motivasyon olamazdı hakikaten. Çamaşırhaneden, eskiyen yeşilleri, yırtılan, kullanılamayacak durumda olanları alıp, kenarından ayırt ederek farklı alanlarda kullanabiliyorduk. Bir gün, “Aysun Hoca seni çağırıyor.” dediler. Biliyorum, dinleyecek ama sonuçta en üst yönetimden çağrılıyorsunuz ve yüreğiniz pırpır ederek çıkıyorsunuz. Yanına gittiğimde yüzü çok gergindi, yanında Çamaşırhane Müdürü de vardı. Ortada da bir yığın yeşil örtü vardı. “Bunları sen ne yapıyorsun, neden çamaşırhaneye gönderiyorsun?” dedi. “Bakabilir miyim?” diye sordum. “Bunlar tamir ve tadilat için ayırdığımız; yırtığı, deliği olanları tükenmez kalem ile çember içine aldığımız şeyler. Bunları tamir ve tadilat için gönderiyoruz. Yapılamazsa ona göre geri dönüş oluyor.” dedim. Çamaşırhane Müdürü’ne sordu, “Böyle mi? dedi. O da onayladı, ama aslında niyeti neydi hiç bilmiyorum ama yanlış iletti sanırım. Çünkü Aysun Hoca dinlemeden, sentezlemeden sonuca varmazdı. Böyle yanlış bir yargıya vardığı için arkadaşına çok sinirlendi. Ben o zaman yine “objektif karar,” demiştim. Yanlış bir şey yapsanız bile kendinizi anlatabilme imkanınız vardı. Dinleneceğinizi bilmek; insanın ilerlemesine, yol almasına sebep oluyor.
Aysun Hoca ile Amerika’ya gönderileceği günün öncesinde, ameliyathanede vedalaşmıştık. Çok buruk ve duygulu bir andı. Hasta olması zaten hepimizi çok üzmüştü. Ben ayrıca vedalaşmak istedim. Odasına gittim. O gün vedalaşırken “Aslında yolunda gitmeyen şeyler var, yazmak istediğim kadar büyük yazamıyorum. Uyku halim de çok.” dedi. Sanki dostuyla arkadaşıyla sohbet eder gibi konuşmuştu.
5-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?
Her ikisinin de üzerine nurlar yağsın. İnanılmaz saygın insanlardı. İyi yöneticilerdi. Aynı zamanda iyi hekimlermiş.
6-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınız neler söyleyebilirsiniz?
Güven Sağlık Grubu olarak iyi işler yaptık ve iyi işler yapmaya devam ediyoruz.