Güngör Yalçın Röportajı
"Güngör Yalçın - Ameliyathane Teknisyeni"
“Böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız”
Güven Hastanesinin 37 yıllık emektarı Güngör Yalçın. Yıllar boyunca çok anılar biriktirmiş, Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel’in desteğini, Güven’de olmanın yaşattığı huzuru her zaman hissetmiş. Çalışanını daima koruyup kollayan Dr. Aysun Küçükel’i ve Dr. Ahmet Küçükel’i, Güngör Yalçın’ın anılarıyla yad ettik.
1-Kendinizi tanıtabilir misiniz? Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Ben Güngör Yalçın. Güven Hastanesinde; 1982 yılının Kasım ayında, ameliyathane teknisyeni olarak işe başladım. O zamandan beri burada çalışmaktayım.
2-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?
Flaster kesmeyi, pansuman yapmayı, sağlıkta tasarruf etmeyi hep Aysun Hoca’mdan öğrendim. Bir anne gibi şefkatle yaklaşırdı bize. Ailemizden biri ameliyat olacağı zaman elinden gelen tüm yardımı yapardı. Başka hastanede ameliyat olduğumu duyduğunda, “Burası bizim hastanemiz, neden başka yere gittin.” diye kızmıştı. Bir cihaz kırıldığı zaman, yabancı bir doktora, “Ben onlara servetimi emanet ediyorum.” der, bizi onurlandırırdı. Bizi kimseye karşı mahcup ezdirmezdi. Aysun Hoca’yı, anne gibi görürdük. Ameliyathaneye gelir, bizimle birlikte perde takardı, temizlik yapardı. Köyündeki hayvanını satıp muayene olmak için buraya gelen hastaların yemek ve yol parasını verir, öyle gönderirdi. O kadar iyi niyetli ve paylaşımcı bir kadındı.
Aysun Hoca’m bana hiç kızmadı. 1991 senesinde ameliyathaneye yeni bir cihaz gelmişti. Aysun Hoca, cihazı benim üzerime zimmetledi. Bir şey de diyemedim tabii. Sonradan konuşurken, “Cihazı öyle birine zimmetledim ki kendi malından daha iyi bakar.” dediğini öğrendim. Bize güveniyormuş.
Ahmet Hoca’m sert mizaçlı görünmesine rağmen altın gibi bir kalbe sahipti. Bir gün hamama gitmiştim. İçeri girdiğimde bir baktım ki Ahmet Hoca’m karşımda. Tam çıkacaktım, “Gitme” diye işaret etti. Çıkarken benim ücretimi de ödemiş.
Ahmet Hoca, personelin dinlenme saatinde, insanlar rahat etsin, diye kafeteryada sırtını döner, gazetesini öyle okurdu. Sabah saatinde işe geldiğim bir gün, Ahmet Hoca’nın gazetesi henüz gelmemişti. Benim elimdeki gazeteyi istedi, ben de verdim. “Bunu mu okuyorsun?” diye sordu. Sonra bana bir çift ayakkabı verdi fakat ayakkabının büyük gelmesi üzerine ayakkabı almam için o zamanın parasıyla epey yüklü bir miktar para verdi.
Bir gün bir personeli sakallı gördü ve “Herhalde tıraş paranız yok.” dedi ve bize kendi tıraş makinesini verdi. Senede bir iki kez bizi yanına çağırır, kıyafetlerini verirdi. Bir gün, beni de çağırdı. Ayak numaramın küçük olduğunu da biliyor ama çok güzel bir ayakkabısı vardı. Yukarı çıkıp, ayağıma 3 tane alçı çorabı giyip geri indim ve ayakkabıyı öyle denedim. Ayakkabıyı babama götürecektim. Çok güzel oldu. “Tamam” dedi. Ayakkabıyı babama verdim, rahmetli olana kadar 4 yıl giydi. Sonra anlattım, Doktor Hanım “O ayakkabı senin ayağına nasıl oldu yavrum?” diye sordu. “Hocam her giyen hava atıyor. Ahmet Hoca’nın ayakkabılarını ben de aldım, babama verdim.” dedim. “Ne uyanıksın.” demişti, gülmüştük. Bir gün Ahmet Hoca personeli topladı ve “Benim bazen kızdığımı, tepki gösterdiğimi söyleyenler varmış. Benim üç çocuğum var; biri Nüket, biri Banu biri de bu gördüğünüz hastane ve sizlersiniz. Girmek sizden, çıkmak sizden değil.” dedi.
3-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?
Bu hastanede 37’nci senem doldu. Bunca yıl, hiçbir kötülüklerini görmedim. Annemden babamdan görmediğim iyilikleri, onlardan gördüm. Onların sayesinde ev sahibi oldum, evlendim. Her şey para değil. Manevi olarak da çok desteklerini gördüm.
4-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?
Zannediyorum ki böyle bir iş yerini başka hiçbir yerde bulamayız. Türkiye’nin en özel, en iyi yerlerinden biri.