Prof. Dr. Mustafa Cesur Röportajı

Güven Tarihçe sitesinden
Mehmet.Gurbuz (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 07.08, 25 Ağustos 2021 tarihli sürüm ("100px|küçükresim|sol|Prof. Dr. Mustafa Cesur Prof. Dr. Mustafa Cesur-Doktor 28-05-2021 '''“Güven Hastanesi insani..." içeriğiyle yeni sayfa oluşturdu)
(fark) ← Önceki hâli | Güncel sürüm (fark) | Sonraki hâli → (fark)
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Prof. Dr. Mustafa Cesur

Prof. Dr. Mustafa Cesur-Doktor 28-05-2021


“Güven Hastanesi insani değerlerin ön plana çıktığı bir yer”

Prof. Dr. Mustafa Cesur kariyerinde daima başarıyla ilerledi. New York State Üniversitesinden kabul alan Cömert; Aysun Hoca’nın etkileyiciliği ve yarattığı güven duygusu ile Amerika’ya gitmekten vazgeçti. Güven’i tercih eden Cömert, röportajımızda bu kararından hiçbir zaman pişman olmadığını belirtti. Prof. Dr. Mustafa Cömert’ten, Güven’i, Güven’in saygıdeğer kurucularını ve anılarını dinledik.

1-Kendinizi tanıtabilir misiniz?

Ben Doktor Mustafa Cesur. 3 Nisan 1966 Isparta doğumluyum. İlkokula Eğirdir’de başladım. Sonrasında Ankara’ya geldik ve Ankara Ergenekon İlkokuldan mezun oldum. Liseyi, Atatürk Anadolu Lisesinde okudum. 1984 yılında liseden mezun oldum ve Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandım. Üniversiteden 1992 yılında mezun oldum. 1993’te Numune Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında ihtisas eğitimime başladım. İç hastalıkları uzmanı olduktan sonra Ankara Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalında yan dal ihtisasına başladım. 2003’te orayı bitirdim ve bitirir bitirmez Güven Hastanesinde çalışmaya başladım. Başladığımda endokrinoloji uzmanıydım. Çalışmaya başladığımda aslında kafamda akademik bir şeyler yapma planım vardı. Hatta, New York State Üniversitesinden de kabul almıştım ve gidecektim de...

2-Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Güven Hastanesinde çalışmaya 2003 yılında başladım. Aysun Hoca’ya beni, biri tavsiye etmiş. Eşim, “Mutlaka konuş” dedi. “2 ay sonra New York’a gideceğim, doğru değil” dedim. “Sen yine de kırma, konuş” dedi. Akşam gittik konuşmaya ve Aysun Hoca ile görüştüm. Aysun Hoca ile görüştükten sonra Amerika’ya gitmekten vazgeçtim ve Güven Hastanesinde çalışmaya başladım. Aysun Hoca, “Sen akademik kariyer yapmak istiyorsun. Sana söz, akademik kariyer yapman için her kolaylığı göstereceğim. Hangi çalışmayı yapacaksan burada da yap. Gerekirse kanları ben laboratuvara taşırım.” dedi. Ben de hocama güvendim. O süreçte akademik çalışmalarımı yürüttüm. Aysun Hoca’mın hep yardımı oldu. Ankara Tıp Fakültesinde çalışmalarımı yapmam için izinlerimi verdi. Aysun Hoca, akademik ilerlemeyi çok destekleyen bir insandı. Bu arada Ufuk Üniversitesine de başladım. Ufuk Üniversitesinde çalışırken 2007’nin Aralık ayında doçent, 2013 yılında profesör oldum. Güven Hastanesinde çalışmaya da bir yandan devam ettim. Güven Hastanesi ikili çalışmayı her zaman desteklemiştir. O tarihten beri de Ankara Güven Hastanesinde çalışmaya devam ediyorum.

3-Güven Sağlık Grubunda çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz?

Çalışmaya başladığım zaman endokrin yarı zamanlıydı. Bu nedenle bölüm başkanı olarak başladım ve hala görevime devam ediyorum. Bir dönem “dahili bilimler” ve “cerrahi bilimler” diye bir ayrım vardı. O zamanlar yaklaşık 4 sene boyunca dahili bilimler başkanlığı yaptım.

4-Mesleğiniz ile ilgili bilgi verip, GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz?

Güven Hastanesi tıbbi açıdan üst düzey çalışan bir hastane. Burada, zor vakaları tespit edebiliyoruz ve hakikaten literatüre de bazı vakaları kazandırıyoruz. Bir gün beni, 20 yıldır tansiyon hastası olan Meksikalı 50 yaşlarında bir kadın için acil servisten çağırdılar, Kadın, Türkiye’ye turistik gezi için gelmiş ve Ankara’da baygınlık geçirmiş. Paralitik atak geçiriyordu. Tuğra Bey görmüş. “Hiprolomik paralize olabilir mi?” diye bana danıştılar. Hiprolomik paralize aslında az görülen bir rahatsızlıktır. Hakikaten de doğru tahmin ettik. Hastanın böbrek üstü bezinde bir kitle tespit ettik. 20 yıldır tanı konmayan vakaya tanı koyduk ve ameliyatını gerçekleştirdik. Hasta tamamen iyileşti ve memleketine döndü. Bunu hiç unutamam.

İngiltere’den de bir hastam vardı. Ondan da bahsetmek isterim. Türk asıllı bir İngiliz vatandaşı ve hemşire. Tip1 diyabetli ve bir şekilde bizim hastanede insülin pompa setinin takıldığını ve tedavi edildiğini öğrenmiş. Bu konuda bana mesaj yazdı. Bilgi verip, “Gelin, takarız. Düzenlemeyi de burada yaparız” dedim. Uçağa atladı, geldi. İki üç günde hastanın her şeyini hallettik ve İngiltere’ye gönderdik. Üç beş ay sonra teşekkür mesajı yazdı ve “Türkiye’de tıp gerçekten çok ileri. Bana, burada 7 ay sonrasına randevu verdiler. Siz kısa sürede hallettiniz. Şu anda her şeyim çok iyi” dedi. Bu durum beni çok mutlu etmişti.

5-Dr. Aysun Küçükel ve Doç. Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?

Aysun Hoca, tüm yaşamım boyunca tanıdığım en farklı ve en iyi yöneticiydi. Yöneticiliği yanında insani özellikleri çok yüksek bir insandı. Çözüm odaklıydı. Bir sorun olduğunda hızlıca çözerdi. Çok etkileyiciydi. Amerika’ya gitmekten etkileyiciliği sayesinde vazgeçtim. Hiçbir zaman da pişman olmadığımı, vurgulamak isterim. Aysun Hoca’nın hayatımdaki yeri de mesleğimdeki yeri de ayrıdır.

Ahmet Hoca da üstün vasıfları olan değerli bir büyüğümüz, yöneticimizdi. Şu lafını hiç unutmuyorum. “Arkadaşlar, biz burada öncelikle ticaret yapmayacağız. Hiçbiriniz hakkında, tüccar hekimler denmesini istemiyorum. Bir tane fazla hemogram dahi talep etmenizi istemiyorum.” demişti. Ahmet Hoca’nın bu sözleri beni çok etkilemişti.

6-Dr. Aysun Küçükel ve Doç. Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?

Aysun Hoca çok çalışkan bir insandı. Hastaneye ilk o girer, en son o çıkardı. Çalışmayı asla ihmal etmeyen bir yapısı vardır. Bir gün merdivenlerden çıkarken, Aysun Hoca’yı gördüm. Biraz başı dönüyordu ama bir yandan da çalışma temposu devam ediyordu. “Hocam ne yapıyorsunuz?” diye sordum. İşle alakalı bir yere gideceğini, söyledi. “Hocam, şimdi oraya gitmeyin, başınız kötü. Siz en iyisi biraz dinlenin, diğer arkadaşlara haber verelim.” dedim. Nörolog arkadaşlara haber verdim. Sonrasında beyninde tümör olduğu tespit edildi. O gördüğüm andan sonrasında da hastalık süreci başladı.

7-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?

Burada çok severek çalışıyorum. Güven Hastanesi insani değerlerin ön plana çıktığı bir yer. Güven Hastanesinde en önemli şey hasta sağlığıdır.

8-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınız zaman neler söyleyebilirsiniz?

Tabii ki çok ilerleme var. O zamanlar hekim sayısı, çalışan sayısı, hastanedeki yatak sayısı bu kadar fazla değildi. Örneğin, şu an odamda ultrason cihazı var, muayenede ultrason kullanabiliyorum. O zamanlar böyle şeyler yoktu. Güven Hastanesi sürekli kendini yeniledi ve geliştirdi. Türkiye’nin sayılı tam teşekküllü hastanelerinden birisi. Neredeyse yapılamayan hiçbir işlem yok.