Güngör Yalçın Röportajı
"Güngör Yalçın - Ameliyathane Teknisyeni"
1982 yılının Kasım Ayı’nda Güven Hastanesi’nde ameliyathane teknisyeni olarak işe başladım. O zamandan beri çalışmaktayım.
Flaster kesmeyi ben Aysun Hocam’dan öğrendim. Sağlıkta tasarruf etmeyi, pansuman yapmayı hep ondan öğrendim. Bir anne gibi şefkati ile bize yaklaşırdı. Sağlık konusunda ailemizden biri ameliyat olacağı zaman elinden gelen tüm yardımı yapardı. Başka hastanede ameliyat olduğumu duyduğu zaman kızmıştı burası bizim hastanemi neden başka yere gittin diye.
Bir alet kırıldığı zaman yabancı bir doktora ben onlara servetimi emanet ediyorum der, bizi onure ederdi. Bizi kimseye karşı ezdirmezdi. Onu bir anne gibi görürdük.
Gelirdi bizimle beraber perde takardı, ameliyathanede temizlik yapardı.
Aysun Hocam bana hiç kızmadı, 19912 senesinde yeni bir alet gelmişti, cihazı benim üzerime zimmetledi. Bir şey de diyemedim tabi. Sonradan konuşurken cihazı öyle birine zimmetledim ki kendi malından daha iyi bakar demiş. Bize güveniyormuş.
Ahmet Hocam sert mizaçlı görünmesine rağmen altın gibi bir kalbi vardı. Bir gün hamama gitmiştim, içeri bir girdim Ahmet Hocam karşımda tam çıkacaktım işaret etti gitme diye çıkarken benim ücretimi de ödemiş.
Personelin dinlenme saatinde kafeterya da sırtını döner gazetesini okurdu insanlar rahat etsin diye.
Gene bir gün işe geliyorum sabah saatinde gazetesi henüz gelmemiş benim elindeki gazeteyi sordu, bende verdim bunu mu okuyorsun diye sordu. Sonra bana bir çift ayakkabı verdi fakat numarası büyük geldi o zamanın parası ile epey yüklü bir miktar verdi bana ayakkabı almam için.
Bir gün personeli sakallı gördü, herhalde tıraş paranız yok dedi bize kendi makinesini verdi.
Senede bir iki kez bizi bizi yanına çağırır, kıyafetlerini verirdi. Beni de çağırdı ayak numaramın küçük olduğunu da biliyor ama çok güzel bir ayakkabısı vardı. Yukarı çıkıp 3 tane alçı çorabı giydim ayağıma geri indim, ayakkabıyı denedim. Çok güzel oldu tamam dedi, ayakkabıyı babama götüreceğim çünkü. Ayakkabıyı aldım babama verdim rahmetli olana kadar 4 yıl giydi. Sonra anlattım, Doktor Hanım o ayakkabı senin ayağına nasıl oldu yavrum, diye sordu. Hocam her giyen hava atıyor Ahmet Hoca’nın ayakkabılarını ben de aldım, babama verdim diye söyledim. Ne uyanıksın demişti, gülmüştük.
Bir gün Ahmet Hoca personeli topladı ve benim bazen kızdığımı, tepki gösterdiğimi söyleyenler varmış dedi. Benim üç çocuğum var biri Nüket, biri Banu biri de bu gördüğünüz hastane ve sizlersiniz dedi. Girmek sizden, çıkmak sizden değil dedi.
37 senem doldu bu hastanede hiçbir kötülüklerini görmedim. Annemden babamdan görmediğim iyilikleri onlardan gördüm. Onların sayesinde ev sahibi oldum, evlendim.
Herşey para değil, böyle bir iş yeri zannederim başka yerde de bulamayız. Türkiye’nin en özel, çalışıyorsan en iyi yerlerinden birisi.
Köyden gelip hayvanını satıp burada muayene olan hastaların yemek parasını, yol parasını verip gönderirdi. Öyle iyi niyetli, paylaşımcı bir kadındı.