Deniz Tunç (Zorlutuna) Röportajı

Güven Tarihçe sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Deniz Tunç (Zorlutuna)

“Sevgili Aysun Hoca’mın işine inancı, net ve dürüstçe yaklaşımı personelin aidiyet duygusunu geliştirmiştir”

Deniz Tunç, kariyer yolculuğuna Güven’le başladı, Güven’le ilerledi. Dile kolay 24 yıl boyunca Güven’i daha ileriye taşımak için çabaladı. En kıymetlisi ise Güven’i sahiplendi, kendini her zaman Güven’e ait hissetti. Bir zamanlar Güven’in her şeyi olan Sevgili Deniz Tunç’tan; unutulmayacak Güven hatıralarını dinledik.

1-Kendinizi tanıtabilir misiniz?

Adım Deniz Tunç. 17 Ağustos 1958 yılında İstanbul’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi İstanbul’da tamamladım. Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Bölümünde eğitimimi sürdürmek için 1975 yılında Ankara’ya yerleştim. 1981 yılında okuldan mezun olduktan sonra çiçeği burnunda yeni mezun ve idealist bir hemşire olarak iş aramaya başladım. Yolum Güven Hastanesi ile kesişti ve aynı yıl orada işe başladım. 1982 yılında evlendim ve 1984 yılında kızım Sena’yı kucağıma aldım. Güven Hastanesinde çalışırken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığım 24 yılın ardından, 2004 yılında emekli oldum. Kısa bir dinlenme sürecinin ardından yine kariyer hayatıma aktif olarak devam ettim. Sağlık alanında birçok kurumsal firmada yöneticilik görevlerinde bulundum. Şu an ise bir oğlan bir kız iki güzel yavrunun anneannesiyim. 2017 yılından beri hayat yollarımızı birleştirdiğimiz eşimle birlikte Mainz’da yaşıyorum. Farklı ülkelerden insanlar ile birlikte dil eğitimi alıyorum. Farklı kültürlere sahip insanları tanımak ve birlikte zaman geçirmekten çok hoşlanıyorum. Dil eğitimimi tamamladıktan sonra bu ülkede mesleki faaliyetlerime devam etmeyi hedefliyorum.

2-Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Hacettepe Üniversitesi mezuniyetimden sonra hemen iş hayatına başlamak ve eğitim döneminde öğrenmiş olduğum onlarca değerli bilgiyi kullanmak istiyordum. O sıralar yeni nişanlandığım için yaşantıma Ankara’da devam etmeye karar vermiştim. Bu nedenle olası iş fırsatlarını araştırmaya başladım. Kadın Doğum Uzmanı ve Güven Hastanesi ile çalışan bir aile dostumuzdan gelen olumlu bilgiler neticesinde, kendimi Paris Caddesi No 58’de Sayın Başhekim Dr. Aysun Küçükel ile mülakat yaparken buldum. Bu benim ilk iş görüşmemdi ve başlangıçta çok heyecanlıydım. Ancak görüşme öylesine sıcak ve samimi geçiyordu ki, bir süre sonra hissettiğim o tatlı heyecan kayboldu. Mülakatımız esnasında Aysun Hoca’mın, hemşirelik bakım faaliyetlerinin uygulanmasındaki yetersizlikler hakkındaki tespitleri beni oldukça düşündürmüştü. İdealist bir hemşire olarak kendi adıma o gün, onun bu tespitlerini olumlu yönde değiştirebilmeyi hedeflemiştim. En güzel haber ise işe kabul edilmiştim. Benim mesleki kariyer yolcuğum 1981 yılı Ağustos ayında Güven Hastanesinde başlamış oldu.

3-Güven Sağlık Grubunda çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz?

Güven Hastanesinde 1981-2004 yılları arasında yürüttüğüm görevler;

• Cerrahi Servis Hemşireliği ( 4.Kat) 1981-1982

• Cerrahi Servis Sorumlu Hemşireliği (1.Kat) 1982-1983

• Hastane Başhemşireliği 1983-1999

• Hastane Otomasyon programı TIP DATA Kurulumu ve aplikasyonu


• Hastane Hizmetleri Direktörlüğü 1999-2004

Hastane bünyesindeki Medikal Departmanların ,

• Hemşirelik Hizmetleri

• İlaç ve Eczacılık Hizmetleri

• Beslenme ve Diyet Hizmetleri

• Fizyoterapi Hizmetleri

• Biyomedikal

• Kurum Ev İdaresi

Kurulumu, yapılandırılması, personel planlaması, eğitim ve oryantasyonları, yönetimi ve birimler arası koordinasyonun sağlanması görevlerinde bulundum.

4-Mesleğiniz ile ilgili bilgi verip, GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz?

Güven Hastanesinde çalışmaya başladığım ilk yıl, hastanenin 4. katında bulunan 8 oda 12 yataklı preoperatif-postoperatif hastaların kabul edildiği genel cerrahi servisinde görev aldım. Bu servisin sorumlu hemşiresi, uzun yıllara dayanan mesleki deneyimi olan Hatice Hemşire idi. Kendisini sevgiyle anıyorum. Çalışma saatlerimiz üç vardiya halinde düzenlenmişti. Ben genellikle 15-23 veya 23-07 şiftinde çalışıyordum. Nöbet listelerimiz Aysun Hoca’m tarafından planlanırdı. Kendisi Anestezi Uzmanı olduğundan dolayı neredeyse günün büyük bir kısmında hastanede ve ameliyathanede olurdu. Ayrıca evi hastanenin hemen yanında olduğu için acil ve kritik durumlarda 7/24 kendisinden destek alırdık.

O zamanlarda hastanede kaynatma cihazında kaynatılarak steril ettiğimiz cam enjektörler ile hastalarımıza tedavilerini uygulardık. Tek kullanımlık enjektörler henüz yoktu. Oysaki ben öğrenciliğim sırasındaki klinik stajlarımda otoklavda steril edilmiş enjektörleri kullanmaya alışmıştım. Bu uygulamayı çalıştığım yerde hayata geçirmek amacıyla gerekli ön hazırlıkları yaptıktan sonra, malzemeleri sterilizasyon odasına götürdüm. Sterilizasyonda görevli Kazım babadan enjektörleri steril etmesini rica ettiğimde bana “Eski köye yeni adet çıkartıyorsun.” dedi. O gün kendisini bu konuda ikna etmek için çok çaba harcadığımı hatırlıyorum. Tabi ki sonrasında uzun yıllar bu huysuz ihtiyarla dirsek dirseğe çalıştık ve güzel işler başardık. Kendisini sevgiyle anıyorum. Ben otoklavda steril edilmiş enjektörleri kullanma konusunda amacıma ulaşmıştım. Zaten birkaç yıl sonrasında satışı yapılmaya başlayan disposble enjektörleri hastane genelinde kullanmaya başladık.

Bir diğer aklımda kalan hoş bir anı ise, hastanede çalışmaya başladığım ilk yıl bir bayram günü nöbetçi olmadığım halde, bayramlaşmak için hastaneye uğrayışımdır. Kliniğe geldiğimde bir liste karışıklığından dolayı nöbetçi hemşirenin görevde olmadığını gördüm ve o günü hastanede çalışarak geçirdim.

Güven Hastanesinde çalıştığım yıllar boyunca öylesine çok anılar biriktirdim ki… Ancak yaşadığım sürece kalbimde saklayacağım çok değerli bir anımı paylaşmak isterim. Emekli olduktan sonra günlerden bir gün evde ilk kez aşure yapmıştım. Aysun Hoca’m aşureyi çok severdi. Ben de bir tabak aşure ile birlikte kendisini ziyarete gittim. Rahatsızlığının ilerleyen bir dönemindeydi ve biz o bir tabak aşurenin başında sevgi ve duygu dolu anları paylaştık. Bu benim o güzel insanı son görüşümdü. Ruhu şad olsun ve nurlarda uyusun. Her zaman kalbimde, anılarımda ve dualarımda yaşayacak.

5-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?

Kurumsal bir kimlik altında ifade edecek olursam, Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sahip oldukları vizyonları ve idealleri ile Türkiye’de sağlık alanında bir marka olan Güven Hastanesini yaratan değerli patronlarım.

Duygularıma dayanarak ifade edecek olursam ise yıllarımı birlikte çalışarak geçirdiğim, hayat yoluma ışık tutan, bazen hocam, bazen ailem bazen de sırdaşım ve dert ortağım oldular. Meslek hayatımda bana çok şey kattılar. Ben de bana kattıklarının ışığı altında uzun yıllar sevgiyle ve aidiyet duygusuyla benim için çok değerli olan bu kurumda mesleğimi icra ettim. Onları saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.

6-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?

1970’li yılların sonu 1980’li yılların başında ülkenin sağlık politikaları gereği uygulanan tam gün yasası ve özel hastanelere talebin azalması nedeniyle gelirleri azalan hastaneler, mevcut kliniklerinin bazılarını hizmete kapatarak tasarruf politikaları ile giderlerini azaltmaya yani ayakta kalmaya çalışmışlardır. Bu dönemde Dr. Aysun Küçükel yaşanılan güçlükleri personeli ile paylaşıp, bu dönemde isteyen personelin kurumdan gitmesini onaylayacağını ifade etmesine rağmen, Güven Hastanesi hiçbir personelini kaybetmeden yola devam etmiştir. Tüm personel, kurumun yaşadığı güçlükleri paylaşmıştır. Sevgili Aysun Hoca’mın işine inancı, net ve dürüstçe yaklaşımı personelin aidiyet duygusunu geliştirmiştir.

1983 yılının sıcak bir yaz ayındaydık. O zaman hastanemizde başhemşirelik görevini yürüten değerli meslektaşım(adını hatırlayamadım) şehir değişikliği nedeniyle aniden görevden ayrılmak zorunda kaldı. O günlerde Aysun Hoca’m şehir dışındaydı. Başhekimlik görevlerini Ahmet Hoca’m yürütüyordu. Bir gün Ahmet Hoca’m beni başhekim odasına çağırdı ve başhemşirelik görevini bana vermek istediğini söyledi. Genç bir hemşire olarak bundan hem gurur duymuş hem de heyecanlanmıştım. Ancak Aysun Hoca’mın onayı ve tebliği olmadan bu görevi kabul edemeyeceğimi Ahmet Hoca’ma ifade ettim. Sevgili Aysun Hoca’m şehir dışından görevine döndükten sonra, hastanemizin başhekimi olarak bu teklifi bildirdikten kariyerimde başhemşirelik görevim başlamış oldu.

7-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?

Kariyer yolculuğumda bir parçası olduğum ve hayatımın çok güzel 24 yılını birlikte geçirdiğim için ömrümün sonuna kadar gurur duyacağım sevgili ailem…

8-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınız neler söyleyebilirsiniz?

1981 yılında Güven Hastanesi Paris Caddesi’nde küçük bir binada sağlık hizmeti sunuyordu. Bina 5 katlı, 49 yataklı ve 30 kişi civarında çalışanı olan bir kurumdu. O yıllarda Güven Hastanesi, muayenehanesi olan dış hekimler tarafından teşhisi konmuş ve tedavisi planlanmış hastalara genel cerrahi ve kadın doğum alanlarında yataklı tedavi hizmeti sunuyordu. Mevcut yapıda 2 adet ameliyathane, 2 adet doğumhane, bir sabit bir mobil röntgen cihazına sahip radyoloji bölümü, küçük bir laboratuvar, 2 adet buhar otoklavı olan sterilizasyon ünitesi, küçük bir çamaşırhane, terzihane ve mutfak birimleri bulunmaktaydı. Ancak Güven Hastanesi sağlıkta yatırım politikalarıyla sürekli hizmet çıtasını yukarıya doğru taşıyordu. 1989-1990 yıllarında Koroner Anjio Bölümünün yapılandırılması sırasında tüm hastane binasına renovasyon yapıldı. Yine aynı dönemde Türkiye’de bir ilki yaparak “Tıp Data Hastane Otomasyon” programını geliştirdik. Hastanın hastaneye kabulünden taburcu edilmesine kadar olan süreçteki tüm bilgilerini Bilgisayar ortamında kayıt altına aldık ve hastane faturalarını, otomasyon sistemi üzerinden çıkartmaya başladık. Bu süreç oldukça meşakkatli ancak bir o kadar da keyifli idi. Bu konuya emek veren tüm Güven ekibi olarak bütün iş süreçlerimizi tespit ettik ve iyileştirmeler yaptık.

Koroner Anjiyo Bölümü faaliyetlerine devam ederken, bizler kalp ameliyatlarına başlamanın hazırlığı içine girdik. Hastanenin fiziki yapısında ameliyathane ve yoğun bakım için yapılan renovasyonların dışında donanım ve yetişmiş eleman planlamasını heyecanla sürdürüyorduk. Ekip olarak büyük bir motivasyon ile tüm bu süreçleri başardık. Artık, kardiyoloji ve kalp damar hastanesi olmuştuk. En büyük motivasyon kaynağımız, Sevgili Aysun Hoca’mın vizyonu ve bizlere aktardığı enerjisi idi. Bu motivasyon ile başarmak bizim mottomuz olmuştu. Küçük adımlar ile başlayan bu yatırım planlamaları ile oluşan yeni talepler en sonunda daha büyük yatırımların ihtiyacını doğurdu. Ve Güven Hastanesi 1995 yılında Şimşek Sokak’ta yeni binasının inşaatına başladı.

2000’li yılların başında Güven Hastanesi B Blok hizmete açıldığında, yatak sayımız 168, personel sayımız ise 700 rakamlarına ulaşmıştı. Güven Hastanesi bir genel hastane olmuş, deneyimli ve uzman kadrosuyla, acil servisi, poliklinikleri, tam donanımlı radyoloji ve tanılama merkezleriyle her branştan hastayı kabul eder hale gelmişti. Güven Hastanesinin sürekli yukarı doğru tırmanan büyüme eğrisi, tüm birimlerde donanımlı ve yetkin personel ihtiyacını getirmişti.

Hemşirelik Hizmetleri ise bu yeni yapılanma sürecinde organizasyon yapısını düzenledi ve;

Hemşirelik Hizmetleri Müdürü,

Hemşirelik Hizmetleri Müdür Yardımcıları,

Süpervisör Hemşireler,

Eğitim Hemşiresi,

Enfeksiyon Kontrol Hemşiresi,

Sorumlu Hemşireler,

Acil Servis, Yoğun Bakım ve Ameliyathane Hemşireleri

Staff Hemşireler,

Ameliyathane Teknisyenleri,

Sterilizasyon Teknisyenleri,

Yoğun Bakım Teknisyenleri

Olmak üzere 250 civarında personel sayısına ulaştı.

Kadro eksiklerinin tamamlanması için bir “Değerlendirme Komisyonu” oluşturduk. Bu komisyon; Hemşirelik Hizmetleri Yöneticileri, İnsan Kaynakları Temsilcisi ve ilgili birim sorumlusundan oluşmaktaydı. Hemşirelik Departmanı personel başvuruları bu komisyon tarafından mülakata alınır ve göreve başlaması planlanan elemanlar seçilirlerdi. Seçilen personel, eğitim ve oryantasyon programı sürecine başlar. Bu süreç tamamlandıktan sonra rehber hemşire sorumluluğu altında stajyer hemşire olarak görev yerinde çalışmaya başlardı. Üç Aylık stajyerlik dönemi sonunda yine komisyon tarafından önceden belirlenen kriterler doğrultusunda performansı değerlendirilir ve performansı uygun bulunan personelin kadroya geçmesi onaylanırdı.