Recep Cömert Röportajı

Güven Tarihçe sitesinden
Admin (mesaj | katkılar) tarafından oluşturulmuş 13.51, 21 Aralık 2020 tarihli sürüm
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Recep Cömert 1


Recep Cömert - Biyomedikal

Güven Hastanesi’nin ilk hali Paris Sokak’taki halinden beri tanışırız. Benim Azerbaycan dönüşümden sonra sen hastasın dedi. Ben de yok yoğunum anne seyahat ettik deyince yok yok sen hastasın dedi ve o sayede benim şeker hastalığımı teşhis etti onun dışında ilk defa öğrendiğimizde de biz dönem dönem gelir gider yakınlaşır o arada başka hastaneler olunca gelir gider, aralıklarla burada çalışan bir insanım. Sevgi Hastanesi ile beraber yürütülmüş bir hastane. O dönemde Sevgi Hastanesi kapanınca oradan buraya birçok doktor transfer edildi. Projelendirilmesinde Mehmet Bey mimardır. Mehmet Altuntaş vardı. Ben biyomedikal mühendisiyim bu arada. Planlanmasında Banu Hanım ile anneyle zaman zaman birlikte çalışmışlığımız oldu. Bölümlerin doktorlarıyla çalışmışlığımız oldu. Bugünlere geldik. İlk teşhis konduğunda çok üzülmüştüm. Amerika’ya gittiklerinde burada dönene kadar emanetçi olarak biyomedikal ve teknik serviste onlara baktım. Danışmanlık yaptım. Hala gelir giderim, hatırı büyüktür, sağ olsun. Allah rahmet eylesin.

Hocamın Ahmet Bey’in de Aysun Hocam kadar yakın değildik. Onunla da tanışır, görüşür, çekişir, git geller yaşamışlığım var. Dolayısıyla bugünkü hastanede bir nebze de olsa katkım olduğuna inanıyorum.

Aysun Hanım, her insanın anne dediği, karşı taraftakini anlamaya çalışan, gayet duygulu, çok özverili, size uymaya, sizi anlamaya gayret eden çok şefkatli bir insandı. Hacettepe’den ayrıldıktan sonra uzunca bir süre anestezide burasının borthasırane iken sonradan A Blok ile stuff hastaneye dönmüştür. Çok duygusal, çok sevecen bir insandır. Ama o sakinliğin altındaki otoritesini hiçbir zaman kaybetmedi. İnsanlara iş yaptırma yetisini hiç yıpratmadı. Kırmadan, üzmeden amacına ulaşarak çalışırdı. O sebeple de çalışanlar çok severdi. Bu hastanenin bütün felsefesini oturan o dur. Biz bir çekişme halindeydik. Ben Sevgi Hastanesi, Hacettepe Hastanesi birçok örnek ile şöyle yapalım dediğimizde 3 ay 5 ay bir yıl sonra insanlar hep onu söyler. Sen haklıymışsın Aysun Hanım, anne diye. Benimle öyle bir çekişmesine gerek kalmazdı. Çünkü zaten hep yanında olmaya, yardımcı olmaya çalıştığımız için sonuçta mimarlar, mekanik teknik, bir sürü kurumun bir araya gelip yaptığı bir projedir hastane. Dolayısıyla karşı karşıya gelmek çok nadirdir.

Çok severdim, hala aklımıza estikçe duasını eksik etmeyiz. Hala vefa borcum olduğuna inanırım. Nüket Hanım ve Banu Hanım ile hala görüşürüz. Kadro beni bilir, eski kadro beni bilir, yeniler tanımaz. Gelir gider görüşürüz bazen öylesi gelip gezdiğim de olur.

Hiç kırmamaya gayret ederdi, çok küçük detayları yakalardı. Ameliyathane hemşiresi tırnağını kesmemişse, ruj sürmüşse görürdü ama oturup azarlamazdı. Düzeltmesi için kızım ameliyata geliyorsun, eldiveni delme ihtimali var. Tırnaklarını kessen daha hoş olur gibi söylerdi. Hiçbir zaman bilmiyor musun, yapma gibi tersleyerek konuşmazdı. Naif bir insandı. İstediğini yaptırırdı. Sonucunun doğru olduğunu karşı taraf görürdü ama bunu zorlayarak, kırarak, döküp saçarak yapmamıştır. Çok enteresan birkaç olay dışında da hiç kimse bana kızdı, bağırdı diyemez zannetmiyorum. Buradan ayrılan insanlar bile hakkında iyi konuşacaktır. Ben gelip giden aslında fiilen ayrılmış bir insanım ama siz çağırınca geliyorum.

Kötü günler yaşandı. Tümörden sonra, Amerika’dan dönüşünden sonra ama hiç kimse ne konuşmak ne anlatmak istemezdi. Hoş bir insandı, sohbeti, anneliği…