Ömer Nurettin Doğan Röportajı

Güven Tarihçe sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla

“Zamansız gitti”

Dr. Ahmet Küçükel ve Ömer Nurettin Doğan’ın dostlukları çok eskilere…Ortaokul zamanlarına dayanıyor. İki arkadaşın çocuklukları, hatıralara; hatıraları ise yerini vefaya bırakmış. Dr. Ahmet Küçükel’in kızları Banu ve Nüket Küçükel ise babalarından miras kalan vefa dolu dostluğa her daim sahip çıkmışlar. Sevgili Ömer Nurettin Doğan’dan “Zamansız gitti” dediği kadim dostunu ‘Dr. Ahmet Küçükel’i dinledik.

1-Hem Dr. Ahmet Küçükel hem de sizin için çok özel olan çocukluk zamanlarınızdan, dostluğunuzdan bahsedebilir misiniz?

Ahmet Küçükel ile tanışmamız ortaokul ikinci sınıfta oldu. İkimizin de boyu uzun olduğu için en arka sırada birlikte oturuyorduk. Üçüncü sınıfta şubelerimiz ayrıldı ama biz birbirimizden kopmadık. Elazığ’da aynı mahallede yaşıyorduk ve evimizin arasındaki mesafe çok kısaydı. Ahmetler tek katlı kerpiç bir evde oturuyorlardı. İkinci sınıftan sonra ayrı şubelere gittiğimiz için ancak okul çevresinde görüşebiliyorduk. Lise ikinci sınıfta ben Ankara’ya geldim ve ayrıldık. Ben Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine o ise İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine başladı. Bu süre boyunca aramızda iletişim kopukluğu oldu ta ki 1997-1998 yılına kadar. A Blok’un yanındaki C Blok inşaatı yapılıyordu. Orada bir yazıhanesi vardı. Ziyaretine gelir giderdim. İnşaatları tamamlanınca binaların açılışı oldu. Dostluğumuz devam etti.

2-Dr.Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?

Hayat dolu ve iyi bir insandı. Sevecendi, hayırseverdi. Mesleğini çok severdi. Topluma çok faydası vardı. Zamansız gitti.

3-Dr.Ahmet Küçükel ile olan unutamadığınız bir anıyı paylaşabilir misiniz?

Eskiden SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı sözleşmeleri vardı ve bunların üçüyle yapılan sözleşme birbirini bağlıyordu. Birinin sözleşmesi feshedildiğinde diğeri de feshedilmiş sayılıyordu. Kalp ameliyatı olan bir hasta, hastaneye para yatırmış ve parasını alamayınca BAĞKUR’a yazı yazmış ve demiş ki; “Neden parayı gönder miyorsunuz?” Döviz sıkıntısı çekildiği için hastalar dövizi hastaneye yatırıyor. Hastane devletten aldığı zaman onlara geri ödüyordu. BAĞKUR da yukarıda açıkladığım kurallar gereği, herhangi bir sözleşmeden para alınırsa sözleşmenin sona ereceğini ve diğer üçünün de sözleşmesinin sona erdiğini söylemişti. Ahmet bana haber verdi, geldim. Avukatlarıyla beraber gerekli çalışmaları yapıp, bunun o madde olmadığını ve sözleşmenin feshedilemeyeceğine karar verdik. Dava açtık ve kazandık. Bu olay üzerine Ahmet, “Sana bir yazıhane açayım, avukatlık yap.” dedi. Ben avukatlık yapmayacağımı söyledim. Bu şekilde dostluğumuz devam etti. Vefat ettiğinde morga indim ve öptüm. Benim için çok acı bir andı. Küçükkuyu’da cenazesine katıldım. Biz yaşıyoruz o zamansız gitti.

4-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınızda neler söyleyebilirsiniz?

Çocukları, Nüket ve Banu da gayet iyi devam ediyorlar. Eşimin rahatsızlığında da çok iyiliklerini gördüm. 6 ay hastanede yattı. Kendi evimiz gibi gelip gittik. Halen de gelip gidiyoruz. İyiliklerini asla unutamam. Sağ olsunlar, var olsunlar. Güven Hastanesi bir her yönüyle, çalışanların tutum ve davranışıyla, sahipleriyle bir marka. Bunu sadece ben söylemiyorum herkes söylüyor. Güven Hastanesini, yabancı bir yer gibi değil kendi yerimmiş gibi hissediyorum.