Dr. Tevfik Ali Küçükbaş Röportajı

Güven Tarihçe sitesinden
Gezinti kısmına atla Arama kısmına atla
Dr. Tevfik Ali Küçükbaş

"Dr.Tevfik Ali Küçükbaş - Doktar "


“Güven Hastanesi, iç rahatlığı ile yakınlarımı getirebildiğim ve soranlara da tavsiye edebildiğim ikinci adresim”

Tevfik Ali Küçükbaş, 36 yıllık hekimlik kariyerini emekle, özveriyle ve başarıyla taçlandırdı. Kariyer hayatının neredeyse yarısından fazlasını Güven’de geçiren ve Güven ailesinin vazgeçilmez hekimlerinden biri olan Tevfik Ali Küçükbaş; alanında yetkinliği ve üstlendiği idari görevleri ile Güven’in gelişime her daim katkı sağladı. Gastroenteroloji Uzmanı Tevfik Ali Küçükbaş, Güven duygularını aktardı.

1-Kendinizi tanıtabilir misiniz? Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Ben, Uzm. Dr. Tevfik Ali Küçükbaş. Güven Hastanesinde çalışmaya 1 Ağustos 2000 tarihinde başladım. Bu tarihten 11 ay öncesine kadar Sevgi Hastanesi Gastroenteroloji Bölümünde hekim olarak çalışmamın yanı sıra Hastane Koordinasyon Kurulu Başkanlığı ve Başhekimlik görevlerini sürdürmekteydim. Sevgi Hastanesinin Eylül 1999’da kapanması sonucunda, eşimle birlikte muayene hekimi olarak serbest çalışmaya başlamıştık. Bu dönemde Fikri Hoca ve Bekir Hoca, gastroenteroloji hastalarını muayenemize yönlendirmekteydiler. Hasta sayısı artmaya başlayınca benim veya eşimin hastaneye gelmemizi teklif ettiler. Özelde çalışmanın problemli yönünü, yeni yaşadığımız için eşim serbest çalışmaya devam etmek istedi. Ben akşamları bir başka özel hastanede de çalıştığım için öğleden sonraları yarı zamanlı çalışabilirdim. Rahmetle ve saygıyla andığım Aysun ve Ahmet Küçükel ile görüştüm ve kendilerine Gastroenteroloji Bölümünün tek kişi olarak yapacağı işlere ait bir fizibilite raporu sundum. Olumlu değerlendirmeleri neticesinde Güven Hastanesi Gastroenteroloji ve Endoskopi Ünitesi bu tarihte kurulmuş oldu. Güven ailesinin bir üyesi olarak iki ay sonra 21. yılımı dolduracağım. Buraya katıldığımdan beri oldukça iyi şartlarda ve serbestlikle mesleğimi sürdürmekteyim. Güven’e gelişimdeki amacım; bölümümde hastaların tanı ve tedavisini üstlenmek, kendimi geliştirebilmek için imkanlarımı oldukça yüksekte tutmak, takım çalışmasını sağlamak, branşımda diğer merkezlerle yarışmak ve güvenilir bir klinik olarak tanınmaktı. İdari alanda da görev yapma fırsatı buldum. Her zaman daha iyiye ulaşmaya, eksikliklerimizi tamamlamaya, tıbbi hizmetin en kısa zamanda ve doğru uygulanmasını gözetmeye, hekimler ve tüm personel arasında barış ve huzurun sağlanmasına gayret gösterdim. Bugüne gelirsek, kuruma gelme amacım olan Gastroenteroloji alanında çalışıyor olmaktan mutluyum.

2-Güven Sağlık Grubunda çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz?

Güven Hastanesindeki ilk görev alanım Gastroenteroloji Hekimliği idi. İşe başladığım ay, endoskopik cihazlarının gelmesi ile endoskopik işlemlere de başlamıştık. Sonraları Aysun Hanım’ın verdiği bazı idari işleri herhangi bir unvan olmadan yürüttüm. ISO ve akreditasyon çalışmalarına katıldım. Aysun Hoca’mızın sağlığının bozulması üzerine Ahmet Hoca’mızın talimatıyla başhekimlik hizmetlerini üstlendim ve Aysun Hoca’mızın vefatından sonra başhekim olarak görevlendirildim. Bu hizmetimi tamamladıktan sonra “etik kurulda” ve hastane protokol sürecinde çalışmalarıma devam ettim. Gastroenteroloji-Endoskopi Hekimi olarak görevime devam etmekteyim.

3-Mesleğiniz ile ilgili bilgi verip, GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz?

Gastroenteroloji ve diğer pek çok branşın yeni kurulduğu hastanemizde, gayret gösterildiği zaman başarılı işlerin yapılabileceğini görmüştüm. Kalp Damar Cerrahisi inanılmaz işler yapmaktaydı. İlk günden başlayarak amacım; hiçbir hastayı reddetmemek ve imkanları zorlayarak tüm tedavilerini yapabilmek, acil hastalara hemen müdahale etmek, 7/24 tanısal ve terapötik endoskopi yapabilmek ve yatırılan hastalara aynı gün ERCP yapabilmekti. Beraber çalıştığımız hekim, hemşire ve teknisyen arkadaşlarımızla adım adım ilerleyerek çalışkan ve başarılı bir Güven Gastroenteroloji Kliniği yarattık.

Unutamadığım anılarımdan birisi, işe başladığım ilk aylarda yaşanan bir ERCP macerasıdır. Fikri Hoca akşamüstü saatlerinde, yeni doğum yapmış ve safra kanal taşı olan bir hastayı yönlendirdi. Hastanın çok ağrıları vardı. Karaciğer testleri bozulmuştu ve henüz birkaç aylık bebeğine süt vermesi gerekiyordu. Bölüm hemşiremiz mesaisini bitirip gitmişti ve uzakta oturmaktaydı. Süpervizör Hemşire Sebile Hanım ve kat erkek hemşiresi Yelmiz ile konuştum. Sebile Hanım ile gastroskopi yaptık, ERCP tecrübelerinin olmadığını ama ellerinden geleni yapacaklarını, söylediler. Radyoloji bölümündeki anjiyo odasını kullanacaktık fakat skopi cihazı bozuktu. Skopi cihazı olmayınca işlem yapma imkanımız kalmadı fakat hastanın yatışını yapmıştık. Skopinin tamiri kaç günde yapılabilir diye düşünüyorduk ama o saatte bunlara cevap bulamıyorduk. Ameliyathanede, ortopedi tarafından kullanılan bir röntgen cihazı daha olduğu, yalnızca kağıda fotoğraf çekebildiği ancak sürekli skopi görüntüsü vermediğini öğrendik. Hastayı ameliyathaneye aldık ve anestezi altında, fotoğraf çekerek işlemde ne aşamada olduğumuzu belirleme gayreti ile komplikasyonsuz olarak taşı çıkarttık. Hiç deneyimleri olmamasına rağmen hemşire ve teknisyen arkadaşlarımızın gayreti ve desteği mükemmeldi. Zora düştüğümüz durumlarda, hastanede herkesin tüm imkanlarını zorlayarak çözüm üretmeye çalıştığına şahit oldum. Bu da bizi güçlü yapan önemli bir özelliğimiz.

4-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor? Ani değişen kararlar ve uygulamaların yaşandığı, ekonomik krizlerin olduğu bir ortamda; iyi çalışacak, her saat hizmet verecek, ihtiyaçları hemen giderecek, kalite sistemini uygulayacak, kendisini geliştirip büyütecek, sektörle rekabet edecek ve ilkleri yapacak bir hastane kurmak ve binden fazla insana iş imkanı sağlamak, neredeyse herkesin bir yakınının hizmet almış olduğu bir hastane yaratmak çok zor bir süreç. Aysun ve Ahmet Hoca, bunları gerçekleştirdi, temelini attı. Güven Hastanesi, arkasında büyük güç olan pek çok sağlık kurumu, zincir hastaneler yok olup gitmişken sapasağlam ayakta kaldı ve her zaman proaktif oldu. Bizler içeride, iyileştirme gayreti gösterirken dışarıda da zorlu bir dünya bulunmakta. Bugüne kadar geçen zamanı gözden geçirince, daima doğru kararların yer aldığını görüyoruz. Bizlere mesleğimizi iyi şartlarda ve onurumuzla yapma imkanı verdiler.

5-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?

Doktorların işe alım görüşmelerini her zaman Aysun Hoca’mız yapardı. Hastanemizin bir bölümünde işler çok verimli gitmiyor, diğer branşlardan da şikayetler geliyordu. Bölümle yapılan görüşmeler bir yarar sağlamamaktaydı. Aysun Hoca, Ankara’da başka bir özel hastanede çalışmakta olan bir hekim ile görüşmüş ve anlaşma yapmak üzereydi. Aysun Hoca’mız doktor alımını konuşmak için ilgili bölüm doktorlarını odasına çağırdı ve doktorlarla olan bu görüşmede benim de bulunmamı istedi. Herkesin tanıdığı ismi açıkladı ve bölümün yöneticisi olarak görev yapacağını belirtti. Bir doktor arkadaşımız, o kişi için “O hekim antisosyaldir. Onunla oturup çay içemezsiniz, sohbet edemezsiniz. Bize uygun birisi değil.” dedi. Diğer hekimlerden de bu durumu destekleyen yorumlar geldi ve bu nedenlerle, onunla çalışmak istemediklerini, söylediler. O isim ise yıllardır büyük bir hastanede bölüm sorumlusuydu ve hekimliğini de başarıyla yürütüyordu. Aysun Hoca, bölümün hekimlerini kırmayarak işe başlatmadı. -İstemediğiniz değişikliklerde birlik olup karşınızda pek çok değerli yönleri olan biri olsa da zayıf bir yön yaratmak/bulmak, belli ki bir amaca ulaştırıyor.- Ahmet Hoca’mız sağlığı ile ilgili hiçbir şey yapmamıza izin vermez, yalnızca Safiye Hemşire kendisinden kan alabilir, tansiyon ölçebilirdi. Boyun ağrısı rahatsızlığı olduğu bir gün, fizik tedavi tarafından ultrasonografi ile boyun muayenesi yapılacağını kabul ettirebilmiştik. Aslında amacımız vasküler yapıları değerlendirmekti. Tek bunu başarabilmiştik.

6-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?

20 yıldır, gece gündüz, ilk iş günü motivasyonuyla çalışıyorum. Güven Hastanesi, iç rahatlığı ile yakınlarımı getirebildiğim ve soranlara da tavsiye edebildiğim ikinci adresim.

7-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınız neler söyleyebilirsiniz?

Bildiğim kadarıyla, 2000 tarihi öncesinde Güven Hastanesi, kardiyoloji ve kardiyovasküler cerrahi, genel cerrahi, doğum ve üroloji alanları başta olmak üzere doktorların girişim ve ameliyat yaptığı yataklı sağlık kuruluşu özelliğindeydi. 1999 yılında yeniden yapılanma ile fiziki alanda büyürken aynı zamanda bazı branşlarda ve acil serviste kendi kadrosunu oluşturdu. Böylece misafir hekim ile kendi branş hekimlerinin birlikte çalıştığı bir yapıya dönüştü. Bu birlikteliği çoğu kurum yönetemezken Güven, dengeli bir ortam yarattı. İlk dönemlerde misafir hekim/kadrolu hekim hastaları oranı, hatırladığım kadarıyla 70/30 oranlarında idi. Daha fazla branşların açılması ve kadroların güçlenmesi ile payda kısmı öne geçti. Sağlık otoritelerinin aldığı kararlar, özel hastanede misafir hekimlerin çalışmasını güçleştirdiği gibi hastanenin, büyümek için ihtiyaç duyduğu kadrolara doktor almasını da önemli derecede aksattı. Bir anda hastanenin kadroları, sayıca donduruldu. 2011’de yeni hastane binalarının hizmete girmesi kadrolanmada önceden yapılmış yatırım ve planlamaların ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Yeni bölümler için önceden ayrılmış önemli miktarda doktor kadrolarına sahiptik ve o dönem için bu kadrolar zoru aşmamızı sağlamıştı. Bunun gibi pek çok ani mevzuat değişiklikleri, birkaç kez ciddi ekonomik kriz dönemlerinin etkisinde kalma gibi tüm sektörü sarsan problemler yaşandı, hepsinden de zamanında doğru değerlendirme ve ileriyi iyi görme, proaktif yaklaşım ve doğru kararlarla daha da güçlenmiş olarak çıkıldı.

Bu dönemlerden en zor olanı kurucularımızı yakın zamanda kaybetmiş olmaktı, bir an öksüz kalmış ve geleceğimizi göremez durumda hissetmiştik. Güven Hastanesinin kültürü, iş anlayışı, aile ortamı bizleri kenetledi ve aynı ilkelerle işleyişi sürdürebildik ve başlatılan organ nakli ve kalite çalışmalarını tamamlayabildik. Kritik hastalarda, protokol hastalarında, terör gibi kaoslarda en iyi ve başarılı sağlık hizmetlerinde bulunduk. Ankara gibi üst düzey sağlık merkezlerinin bulunduğu bir şehirde en çok tercih edilen hastane olduk. Yıllar geçse de bize gösterilen ve kanımıza işleyen disiplin ve duygularımız aynı kaldı. Daha büyüdük, genel tıp alanında hizmet vermekle şehrimizde, Türkiye’de ve yurt dışında tanınan ve referans gösterilen hastane seviyesine ulaştık. Bardağın dolu tarafı fazla olmakla beraber önceden sahip olduğumuz hastalarımızla olan yakınlık ve dostluk ortamını, hastaların ve yakınlarının yatmak için servise girerken neredeyse neşeyle “yine ben geldim” demesini özlüyorum. Hastaların sorunlarına ortak olma gayretimiz ve onlara samimi ortamda olduklarını hissettirmemiz bizleri de mutlu ederdi. Hastaneler bina ve cihazların üstünlüğü ile önde görülebilir, bir de içindekilerin yarattığı ruh, birlikte iyi ve güzeli yaratmak ve yaşatma isteği olursa taklit edilemez bir güç olur.

Varsa eklemek istedikleriniz…

Bizler bu güne kadar “Güven kültürü ve temel ilkeleri” ile yoğurulduk. Doğru olduğuna inandığımız ve benimsediğimiz bu özelliklerimizin devam etmesi ve daha da güçlenmesi gerekiyor. Zaman yenilenmeyi ve değişimi gerektirse de iyi özelliklerin korunması en azından yıllanmışların arzusudur diye düşünüyorum. Çok sayıda alanda hizmet veren bir kurum olarak, herkesin ihtiyacını bir ölçüde karşılamak gerekmektedir. Bazı branşlar kadro, çalışma şekilleri ile farklılık gösterip, gelişme ve daha çok üretme gücünde olabilir. Hastanemizde de bu yönde gayret gösteren ve niş yaratacak alanların önünün açılması ve desteklenmesi (KVC, doğum ve yenidoğan yoğun bakım gibi ) hastanenin önderliğini ve tanınırlığını güçlendirecektir.

Bu yazı samimi duygu ve düşünceler ile paylaşımın kurumumuza yararlı olması dileğiyle yazılmıştır. Küçükel Ailesi ve Güven Hastanesine emek veren Güven çalışanlarına saygı ve sevgilerimi sunarım.