Turgay Ünlü Röportajı
Turgay Ünlü
“Güven Hastanesi benim ilk göz ağrım”
Turgay Ünlü, 6 yıl boyunca Güven Hastanesinde çalıştı, çalışma hayatını öğrendi ve en kıymetlisi ise unutulmayacak hatıralar, her zaman güzelliklerle anımsanacak insanlar biriktirdi. Turgay Ünlü’den, gururla bahsettiği Güven’i ve anılarını dinledik.
1-Kendinizi tanıtabilir misiniz?
Ben Turgay Ünlü. Güven Hastanesinde 1980-1986 yılları arasında çalıştım. Güven Hastanesi ilk göz ağrım.
2-Güven Sağlık Grubunda çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?
Ben de Elazığlıyım. Rahmetli dayım, Ahmet Bey’in abisi Tahir Küçükel ile irtibattaydı. Şahap Bey de Elazığlıydı. Şahap Bey ile beraber oradan bir tanışıklıkla geldik. Yeni mezundum. Üniversiteyi bitirip master eğitimine başladım. Hem master yapıp hem de Güven Hastanesinde çalışıyordum. 365 günün 365 günü çalışıyorduk. O günleri hatırladıkça anlattıkça çok duygulanıyorum. Duygulanmasam daha rahat anlatacağım.
3-Güven Sağlık Grubunda çalıştığınız süre boyunca hangi görevlerde bulundunuz? GSG’de unutamadığınız bir mesleki anınızı kısaca paylaşabilir misiniz?
İlk başta ön muhasebeydim. Sonra işi öğrenmek için rahmetli Ahmet Kalaycılar ile birlikte istatistikleri tutmaya başladım. Tüm istatistikleri Sağlık Bakanlığına ben bildirirdim. Amacım ise işi öğrenmekti. İstatistikler verirken Sağlık Bakanlığı geliyor, protokole bakıyor, eksikleri fazlalıkları söylüyor, teftiş yapıyorlar. Yanlış hatırlamıyorsam altı ay ya da bir sene Sağlık Bakanlığından bir müfettiş geldi. Ama bu müfettiş 30-35 gün teftiş için kaldı. Kemal Beyazıt’ın bir hastasını arıyorum, diye bir şey söyledi. Protokolde bakıyor bakıyor bulamıyor adam. Asım Beye, “Asım Abi bu başka bir şeye bakıyor. Sağlık Bakanlığı ile işi yok. Sağlık Bakanlığı müfettişi ama başka bir şeye bakıyor.” dedim. Uzun lafın kısası adam 35 günün içinde “Ben işimi bitirdim.” dedi ve kapıda bir adamla tokalaştılar “Size hayırlı olsun. “ dedi ve hastanenin önündeki polislere, “Başlayın görevinize.” dediler. Bir baktık, polisler aramalı inceleme yapıyor. Biz aramalı incelemeye tabi olduk. Meğerse Rahmi Gerçel, hipofizasyon ameliyatı yaptığı bir kişiye fatura vermemiş. Biz fatura vermişiz fakat hoca vermemiş. Raşit Alpay ile bir araya geldik, çalıştık. İncelemeler yapıldı derken davayı mahkemede kaybettik fakat Danıştay’da kazandık. Benim için dönüm noktası o teftiş. Asım Abi bana, “Sağlık Bakanlığı müfettişi inceleme yapmaz etmez. Yazsın çizsin gönder.” dedi. “Ben öyle düşünmüyorum.” dedim. Uzun uzadıya anlattım fakat itiraz etti. Biraz rahmetlinin ihmali oldu orada. Asım Abi 40 gün içinde pankreas kanserinden vefat etti. Bu kötü bir anı ama mesleki tecrübeyi de çok artırmıştır bende. Mali mevzuat anlamında bana katkısı çoktur bu anının. Şükürler olsun Güven’e de bir zarar gelmeden üstesinden geldik.
4-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel sizin için ne ifade ediyor?
Tek kelime ile “her şey”
5-Dr. Aysun Küçükel ve Dr. Ahmet Küçükel ile olan bir anınızı kısaca anlatabilir misiniz?
O kadar çok anı var ki… Aysun Abla, annem kadar sevdiğim bir insandı. Tek kelime ile annem gibiydi, hiç farkı yoktu. Aysun Hanım ve Ahmet Bey ile bir aile gibi çalışırdık. Ben sabah 8.00’ de hastanede olurdum, 18.00’de hastaneden ayrılır, Gazi üniversitesinde master eğitimine giderdim. Sabah 8 akşam 6 çalışırdık ama Yılın neredeyse 365 günü hastanedeydik. O kadar çok severdim ki burayı… Hiç izin yaptığımı hatırlamam. Hepimiz ortak çalışırdık. Gecelere kadar bir konuyla ilgili çalışmalarımız olurdu. Güzel tarafları14 Mart Tıp Bayramı etkinliklerinde bir arada olurduk. Aktiviteler yapardık, eğlenceli dönemlerimiz olurdu.
6-Güven Hastanesi sizin için ne ifade ediyor?
Güven Hastanesi benim ilk göz ağrım. Çalışma hayatımda, çalışma temposunun nasıl olması gerektiğini anlatan bir okul. Daha öncede belirttiğim gibi Güven Hastanesi benim için bir aile. Aysun Abla’nın, Ahmet Abi’nin hepimize kol kanat gerdiği, kucak açtığı bir aile. Bir derdimiz olduğunda ilk onlara söylerdik. Sevincimizi de onlarla paylaşmak isterdik.
7-Güven Sağlık Grubunun başladığı nokta ile geldiği noktayı kıyasladığınız neler söyleyebilirsiniz?
Geçen hafta annemi Güven’e getirdim. 3-5 gün hastanede kaldı. Bugün gördüğü Güven ile benim o zamanlar yaşadığım Güven arasında dağlar kadar fark var. Türkiye’nin sağlığa bakış açısını da anlatıyor Güven’in durumu. Sağlık sisteminin benim zamanımdaki olumsuz yapısının şu an dağın tepesine çıktığını gördüm. Şöyle bir şey anlatayım: Sene 1983 olsa gerek. Ahmet Kalaycılar Hoca ile beraber, Güven Hastanesinde yeni bir şeyler yapmamız lazım, diye düşündük. Tomografi cihazı getirelim, diye Ahmet Kalaycılar ile çalıştık. O zamanlar da tomografi üç dört hastanede falan vardı. Tomografi çektirmek için bir sene neredeyse bir buçuk sene sonraya gün veriyorlardı. Yatırım teşvik belgelerini ve diğer gerekli evrakları hazırladık. Yani, müracaat etme aşamasına geldik. Ahmet Küçükel’e gittik. “Böyle bir şey var. Biz bunu yapalım.” dedik ve durumu anlattık. Geri dönüşümü çok hızlı sağlayabilirdik fakat tomografi cihazını bir anda getirip kurmak zaman meselesiydi. Bir iki sene yatırım yapmak önemliydi. Ahmet Abi sağlık sistemine güvenemediği için “Yapmayalım, hiç girişmeyelim.” dedi. Biz devletle anlaşırız diye düşünmüştük fakat öyle bir sistem, altyapı yoktu. O yüzden Ahmet Abi cesaret edemedi çok da haklıydı. Ben yeni bir şeyler katmak çok istiyordum Güven Hastanesine. Rahmetli Ahmet Kalaycılar ile çok çalıştık. O da çok iyi bir insandı, mekanı cennet olsun. Uzun lafın kısası, o zamanlar Tükiye’nin sağlık sistemi perişandı ama bugün geldiği yer yer çok iyi.
Varsa eklemek istedikleriniz…
Güven Hastanesi gururumuz. Bir Elazığlı olarak benim gururum.